21/09/2024
🐝Ertelemenin işlevi, daha acil olanı öncelemek ve daha az acil olanı ötelemektir. Böylece işlerimizi, ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi önem sırasına göre gerçekleştirebiliriz. Bu önem ve öncelik sırasını bilinçli bir şekilde, farkındalıkla yaparız.
🐝Erteleme davranışı sanılanın aksine her koşulda bir bozukluk değildir. Örneğin bir toplantının ortasında çok acıktığınızı fark ettiniz ve o anda yemek yemenin uygun bir zamanı olmadığından bunu ertelediniz. Bu durum için kimse erteleme “hastalığı”ndan söz etmez. Ertelemek, koşulların daha uygun olacağı bir zamanda yapılması için o anda o şeyi yapmamaktır özünde.
🐝Ne yazık ki bazen, o uygun zaman hiç gelmez. Toplantıdan çıkar çıkmaz yemek yeseniz de bu kadar hayati olmayan diğer durumlar için bir ömür bekleyecek kadar uygunsuz zaman vardır önünüzde.
🐝Size iyi geleceğini, yapmadığınızda kötü sonuçları olacağını bildiğiniz ve eyleme geçmek için uygun olduğunuz durumlarda ertelediğinizi fark etmek; ertelemenin gerekmediği durumlarda bu davranışı gerçekleştirdiğinizi gösterir. Bu durumda erteleme davranışının yerinde ve işlevinde kullanılmadığını söyleyebilirim.
🐝O halde neden bize kötü sonuçlar getireceğini bile bile erteleriz?
🐝Tam da burada ertelemenin duygusal bir mesele olması konuya açıklık getirir, ertelenen durumda zorlayıcı bir duygu, durum, ya da inanç olması onu ertelemek için oldukça geçerli bir sebep değil midir?
Bu durumda sorun ertelemekle ilgili değil, ertelenen durumda ya da onu gerçekleştirirken kendinizi düşündüğünüzde neyle karşılaştığınızdır.
“Ertelemediğim diğer durumlarda neler hissediyorum, bu durum için farklı olan nedir?”
“Burada beni zorlayan şey korku mu?”
“Bitirememekle ilgili bir endişe hissediyor muyum?”
“Başarısız olmaktan korkuyor muyum?”
“Baş edemediğim ya da emeyeceğimi düşündüğüm şey nedir?”
“Beni bu işle ilgili zorlayan duygu/durum acaba benim için tanıdık mı? Yoksa bana yabancı, bilmediğim bir şey mi?”