14/05/2025
II. Bölüm: Alevle Yoğrulan Bir Ruh
Yıllar geçti. Ateş Taşı, içindeki yaraları tanıdıkça iyileştirmeye başladı. 2017’de aldığı bir eğitimde kendine bir söz verdi: “Ben bir şifacıyım.” Bu söz, onun için bir meslek değil, bir ruh çağrısıydı. Ama her şifacının geçtiği gibi, o da kendi karanlık dehlizlerinden geçmeden ışığını bulamadı.
Musibetler, inanç sınavları, ekonomik darbeler, sektörel adaletsizlikler… Masajda erkek olmanın getirdiği önyargılar, danışmanlıkta görünmeyen duvarlar… Datça'da kurduğu homeofis bile onu sonsuz başarıya taşımadı. Ama bu başarısızlık değildi. Bu, bekleyişti. Ruhun olgunlaşması, zamanın ilahi planla buluşmasıydı.
Ateş Taşı, takdir edildi ama hak ettiği karşılığı göremedi. Sevgide, dostlukta, ailede hep "yarım kalan" oldu. Ama bir şeyi hiç bırakmadı: Umudu. Ne zaman dursa, yeniden yandı içindeki kıvılcım. Ne zaman düşse, külleri savurup yeniden ayağa kalktı.
Çünkü o, bir isimden ibaret değildi. O bir rol, bir meslek, bir başarı tablosu değildi.
O, bir dönüşümün adıydı. O, Ateş Taşı’ydı.
Ve onun yolu, sadece kendi kaderini değil, başkalarının da ışığını tutuşturacak bir ateşti.