Sevinc Alizade

Sevinc Alizade Aile, zihinlerin bir araya geldiği bir yerdir. Eğer zihinler birbirlerini severlerse ev bir çiçek bahçesi kadar güzel olur.

12/11/2018

Bazen hayat bir bilgisayar oyunu gibi geliyor.

Bir seviyeyi atlamadan öbür seviyeye geçemiyorsunuz.

O seviyeyi geçene kadar da hep aynı tipte karakterler karşınıza çıkıyor.

Gelenin tipi değişse de sizi hep aynı yerinizden vuruyor, sizi hep aynı şekilde incitiyor.

Sizi inciten şey her ne ise, onu bir de genellediniz mi, o zaman işler iyice karışıyor:

“Bütün erkekler, kadınlar, patronlar birbirinin aynıdır” gibi.

Halbuki onu birçokları içinden siz çektiniz ve seçtiniz.

Onunla yola devam etmeye siz karar verdiniz.

İşin püf noktasını keşfedip bulunduğunuz seviyeyi atlayana kadar hep aynı tiplerle oynamaya devam ediyorsunuz.

Gözden kaçırdığınız şeyi bulup düzeltene kadar…

Bütün bu aynıların içinde artık yeniye merhaba demek istiyorsanız, yapabileceğiniz birkaç şeyi hemen burada sıralayayım:

▫️Tepkilerinizi değiştirin.
Karşınızdaki kişiye kızmaya başladığınızı fark ettiğinizde genelde ne yapıyorsanız, gidin hiç yapmadığınız bir şey yapın.

Mesela gidip dişlerinizi fırçalayın.
Böylece kendini tekrar eden döngüyü kıracak, otomatik tepki vermeyi bırakacaksınız.

Tepkileriniz sizi yönetmeyecek, siz tepkilerinizi yönetmeye başlayacaksınız.

▫️İletişimle ilgili neyi farklı yapabileceğinize bakın.

Her olumsuz duygu, karşılanmamış bir ihtiyaçtan doğar.

Diyelim ki çok sinirlendiniz, kendinize sorun: Benim aslında neye ihtiyacım var?
Hangi ihtiyacım karşılanmadığı için sinirlendim?

Bulduğunuz cevabı karşınızdaki kişiyle de paylaşın. “Şuna ihtiyacım vardı ve bu ihtiyacım karşılanmadığı için şu davranışın karşısında sinirlendim” gibi. Ve sonra ihtiyacınızı giderin.

▫️Önceki ilişkilerinizden getirdiğiniz birikmiş üzüntü ya da öfkeyi temizleyin.

Bunu yapmadığınız sürece, yaşadığınız her olayı sizi yaralayan olaya benzetip otomatik tepki vermeye devam edeceksiniz.

Geçmişle ilgili depoladığınız yükü temizlemeden hayatınızın değişmesini beklemeyin.

▫️Olaylara büyük pencereden bakın. Kişiselleştirmeyin.

Büyük resimde olan bitenin o an hiç bilmediğiniz bir anlamı olduğunu hatırlayın.

O anki çatışmanın 10 sene sonra hiçbir anlamı kalmayacağını düşünün.

“Yaşadığım bu durum bana ne öğretiyor, bundan ne ders çıkarabilirim?” diye kendinize sorun.

▫️Varsayımda bulunmayın.

“Bana çiçek getirmedi, demek ki beni sevmiyor.” Neden çiçek getirmediğini öğrenmeye, anlamaya çalışın.

▫️Beklediğiniz şeyi önce siz verin.

İlgi bekliyorsanız, ilgi; anlayış bekliyorsanız anlayış… Yani bulmak istediğiniz şeyi önce kendinizde oluşturun.

Bu yazıyı okuduktan sonra, “söylemesi kolay ama” diyerek söze başlamayın.

Yazıyı tekrar okuyup gerçekten küçük küçük de olsa neleri değiştirebileceğinize bir daha bakın

08/11/2018

'Beyin midemiz gibi çalışır, önce bilgiyi alır sonra tekrar yolu ile hazmeder.'
Nasıl çalıştığı günümüzdeki tüm çalışma ve ilerlemelere rağmen tam olarak bilinmeyen beynin sırrı, beyinde oluşan ve 'nöron' adı verilen yaklaşık yüz milyar hücrenin içindedir. Bir nöronun yeni bir bağlantı kurma süresi yapılan araştırmalara göre 21 gündür. Bu şu demektir; bir davranışı 21 gün süre ile devam ettirmek, kurulan yeni nöron bağlantısı sayesinde o davranışın alışkanlık haline gelmesini sağlar. Zaman içinde daha sık tekrarlanan davranışlar ise 'vücut saati' kavramını harekete geçirerek süreklilik kazanmış olur.
Örneğin; her gün 7.30'da kalkan bir öğrenci tatil günlerinde dahi saat 7.30'da ansızın gözlerini açar. Çünkü vücut saati buna programlanmıştır. O halde herhangi bir davranışı, örneğin ders çalışmayı alışkanlık haline getirmenin bir yolu her gün aynı saatlerde çalışmak ve bunu 21 gün devam ettirmektir.

08/11/2018

Pozitif Enerji Yaymanın 11 Sırrı

1- Gülümseyin: Gülmek sizi ve çevrenizdekileri pozitif bir moda sokar. Kötü hissediyor bile olsanız 30 saniyeliğine de olsa gülümsemeyi deneyin ve yaratacağı farkı görün.

2- İltifatlarınız samimi olsun: İltifat ve komplimanlarınızda içten olun, abartıya kaçmayın. Kişinin görünümü ya da herkesçe bilinen özellikleri yerine pek bilinmeyen yönlerini öğrenin. Mesela soul müziğe olan ilgisini… Ve iltifat edecekseniz bunun hakkında güzel şeyler söyleyerek takdirinizi sunun.

3- Sarılın: Sarılmak da gülmek gibi basit ama etkisi büyük sihirli davranışlardandır. Yakınlık ve samimiyet derecesine göre sarılmaktan, kucaklaşmaktan çekinmeyin.

4- Cesaretlendirin: Dünyada cesaret kırıcı yeterince şey var zaten. Haberler, gazeteler, konu-komşu, eş-dost kötü haberler verip durmuyorlar mı? Yüksek potansiyeli olan çok kişi, sırf cesaret kırıcı şeylerden dolayı başarısızlığa uğramakta. Bu nedenle çevrenizdeki kişilere destek olun, cesaretlerini kırmayın, hayallerine saygı duyun.

5- Pozitif duygular geliştirin: Duygular bulaşıcıdır. Pozitif düşünceyi bulaştırmak için de pozitif ve iyimser yaklaşım geliştirin. Gülümsemek yanında yaşama değer verin, olumlu hatıralarınızı hatırlayın, gündeminizde onlar olsun. Böylece pozitif duygu ve düşünceye doğru sıçrayış gerçekleştirirsiniz.

6- Hızlı ve pratik çözümler getirin: Bazen karşınızdaki kişinin cesarete değil de pratik çözüm yollarına ihtiyacı vardır. Bir kağıt mendil, bir bardak su ya da serinlemek için bir yelpaze olabilir ihtiyacı… Belki de arabadan inerken dengesini yitirmemek için elinizi tutmak istiyor. Bu tür pratik yardımlarda uyanık ve istekli olun.

7- Dinleyin: Bazen yardım falan değildir karşınızdaki kişinin istediği... Sadece konuşmaya ve birilerinin kendisini dinlemesine ihtiyacı vardır. Bu tür durumlarda yargılamadan ve sorgulamadan sadece dinleyin.

8- Perspektifinizi paylaşın: Bazen pireyi deve yaparız. Bazen de ciddi konuları hafife alırız. Karşınızdaki kişinin bu hataya düştüğünü görürseniz kendi görüşünüzü paylaşın. Böylece muhatabınızın kendisini çok üzen durumun aslında gülüp geçilecek bir şey olduğunu görmesini sağlarsınız.

9- Bunalım şarkılar dinlemeyin: Dinlediğimiz müzik ruhsal durumumuz üzerinde son derece etkilidir. Sizi depresifleştiren, bol acılı, bunalım şarkılar yerine canlandıran, mutlu eden şarkılar tercih edin. Bu şarkıları çevrenizle de paylaşın.

10- Küçük nezaket kurallarını es geçmeyin: Kapıdan içeri girerken önceliği yanınızdaki kişiye verin, çerez, bisküvi gibi şeyler yiyorsanız ikram edin, otobüste yaşlı ya da ihtiyaç halinde olanlara yer verin, kapıdan geçtikten sonra hemen ardınızda birinin olduğunu fark ederseniz kapıyı tutun (hızla içeri dalıp kapının yüzüne kapanmasını önleyin). Bunlar küçük ama ince şeylerdir; dikkat ettiğiniz takdirde nezaketinizle muhatabınızı memnun etmekle kalmaz, büyülersiniz.

11- Pozitifi başkalarına bulaştırın: Bir arkadaşınız size pozitif bir şey söyledi ya da böyle bir eylemde bulunduysa size geçen bu pozitif ruh halini siz de başkalarına bulaştırın. Güzel bir şey söyleyin, bir jest yapın ki pozitif zincir hızla büyüsün çevrenizde.

28/10/2018

Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür.
Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar.
Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar.
Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür. Ve der ki, "Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem."

Shakespeare, bu konuda söyle diyor :
"İnsanların çoğu sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için..
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için..
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için..
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için..
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için..
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için."
Hayatı bilmeden, zamanın farkında olmadan yaşamak gibi..

Gülmediğin, sevmediğin, umut etmediğin günü
yazma sakın hayat defterine..

Zihinsel sağlığın 8 düşmaniYeteri kadar uyumamak.Stresli ve uzun bir günün ardından, beyninizin ve vücudunuzun dinlenmey...
17/10/2018

Zihinsel sağlığın 8 düşmani

Yeteri kadar uyumamak.

Stresli ve uzun bir günün ardından, beyninizin ve vücudunuzun dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bunu yapmanın en iyi yolu ise uyumaktır. Ama 1-2 saatlik uyku bu konuda yetersiz kalacaktır. Ertesi gün elinizden gelenin en iyisini yapabilmeniz için yeterli uykuyu almak önemlidir. Kendinizi sürekli yeterli uykudan mahrum bırakmak, ciddi beyin hasarlarına yol açabilir. Bunu her yaptığınızda beyin hücrelerinizi öldürüyorsunuz.

2. Hasta hissettiğinizde kendinizi çalışmaya zorlamak.

Hasta olduğunuzda kendi potansiyelinizin maksimum seviyesine çıkamayacağınızı biliyorsunuz. Aslında vücudunuz sizi dinlenmeniz konusunda uyarıyor. Kendinizi çalışmaya zorlamak, durumunuzu daha kötü yapmanın yanı sıra beyninize de zarar verebilir. Böyle hissettiğinizde vücudunuzun kendini toparlamasına izin verin.

3. Kahvaltı yapmamak.

Sık sık işe ve okula giderken kahvaltıyı atlıyor musunuz? O zaman bu rutinini değiştirmenin tam zamanı!
Annenizin size “Kahvaltı günün en önemli öğünüdür” sözünü tekrar tekrar söylediğini duyuyor gibisinizdir ve bu kötü alışkanlıktan vazgeçmeyi denemiyorsanız, uzun vadede beyninize zarar verebilir.

Kahvaltıyı atladığınızda, kan şekeri seviyeniz düşer. Bu beynin besin maddelerini büyük ölçüde etkiler. Enerji eksikliği, zayıf hafıza ve odaklanmada zorluk, her sabah karnınızın aç olmasının bazı etkilerindendir.

Sabahları sağlıklı bir kahvaltı ile başlayın ve gününüzü kontrol altına alın.

4. Aşırı şeker tüketimi

Günümüzde hemen hemen her yiyecek şeker içerir. Bundan kurtulmak çok zor bir şey olacak. Ama siz çok iyi biliyorsunuz ki, bir şeyin çok fazlası asla iyi olmaz. Fazla şeker tüketimi sivilce, diş çürümesi ve kilo alma gibi sorunlara sebep olur. Bu aynı zamanda diyabetin başlıca kaynağıdır. Bunun dışında çok fazla şeker tüketimi vücudun proteinleri ve besinleri emebilme yeteneğini engeller. Şeker alımınızı mümkün olduğunca kontrol edin. Şeker yüklü çikolatalardan kurtulmalısınız. Onlarsız yaşayamam diyenler varsa, bitter olanları tercih etmeliler çünkü daha düşük şeker içeriğine sahipler.

5. Sigara içmek

Sigara içmek sağlığınız için çok zararlı ve bunu size bir doktorun söylemesine gerek yok. Neden bırakmanız gerektiği hakkında yeterince ikna olmadıysanız, diğer bir olumsuz etkisi olarak beyin küçülmesine sebep olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra tabi ki akciğer kanseri de var bu yüzden yaşam kalitenizi ve sürenizi kısaltıyor.
Uzun süreli sigara içimi beyninizin korteksini inceltebilir. Bu, dil, hafıza ve algı gibi beyninizin işlevlerinde önemli bir rol oynar.
Buna ek olarak, sigara içenler Alzheimer hastalığına yakalanma riski daha yüksektir.

6. Çok fazla alkol tüketmek

Aşırı alkol, karaciğer hastalıkları için ana sebebidir. Ama bunun beyin hasarına da yol açtığını biliyor musunuz?
Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları yok ediyor. Bulanık görme, yürümede zorluk, hafıza kaybı ve karar vermede yetersizlik; Bunlar alkolün bir kişi üzerindeki kötü etkilerinden sadece birkaçı. Muhtemelen sarhoş olduğunuz zaman bu semptomları yaşadınız.
Zamanla çok fazla alkol, beyin büzülmesine, hafıza kaybına ve Wernicke-Korsakoff sendromuna yol açabilir.

7. Uyarıcı Faaliyetlerin ve Düşüncelerin Eksikliği

Beyninin ana işlevi düşünmektir. Ve siz yapmadığınızda, beyinde küçülme yaşayabilir. Bulmacaları okumak, yazmak ve çözmek, beyninizi egzersiz için kullanabileceğiniz aktivitelerden bazılarıdır. Başka bir yol zeka oyunları indirip oynamaktır.
Yaratıcı tarafınızı ortaya çıkartın.

8. Nadiren Konuşmak ve Sosyalleşmemek

Hiç kimse bir ada değildir. Her birimiz kendi arkadaş çevremize sahibiz, çok içe dönük bir insan olsak bile en azından bir ya da iki arkadaşımız vardır. Yalnız kalmak beynimizi fark ettirmeden yorar ve strese sebep olur. Dışarı çıkın ve sosyalleşin! Arkadaşlarınızla sohbet edin, yeni insanlarla tanışmayı deneyin. Zihinsel olarak size verim sağlayabilecek konularda sohbet edin. İlgi duyduğunuz entelektüel alanlar olabilir. Telefonunu ve sosyal medya üzerinden konuşmak yerine mümkün olduğunca yüz yüze konuşmayı deneyin. Bu sizi daha da geliştirecektir.

Beyninizi zinde tutmamız için birkaç şey önerecek olursak;
Günde 8 saat kadar uyuyun. Vücudunuzu ve beyninizi dinlendirin.
Aktif kalmak, hem beyninizi hem de vücudunuzu çalıştır.
Sağlıklı yemekler yemek. Aşırı yemekten kaçının ve gereksiz yiyeceklerden uzak
durun.
Arkadaşlarınızla ve ailenizle vakit geçirin. Kendinizi her zaman evde kilitlemeyin.
Şeker alımınızı en aza indirin.
Beyniniz için vitamin ve takviyeleri alın. Bu konuda doktorunuza danışabilirsiniz.
Sigarayı bırakmalısınız, erken ölememek adına güzel bir hamle olur değil mi?
Sıvıları çok sıcak ya da çok soğuk tüketmeyiniz.
Bolca su tüketin.
Kahvaltıyı atlamayı bırakın. Sabah rutininizi değiştirin.
Pozitif düşünün. Endişelenmekten kaçının.

25/09/2018

Zeki İnsanlarda Görülen En Belirgin Özellikler
İnsanların en merak edilen özelliklerinden biri olan zeka üzerine düşünülmüş, araştırılmış, sayfalarca yazı yazılmıştır. Peki zeki insanlar kimlerdir? Nasıl anlaşılır? Zeki insanların özellikleri nelerdir?
1- Zeki insanlar idealist ve fantastik bileşimini bünyelerinde taşırlar
Zeki kimseler hem gerçek dünya ile bağlarını koparmazlar ve hem de hayal dünyası içinde yaşarlar. Üstün zekalı insanların düşünceleri fantastiktir.

Üstün zekalı insanlar son derece inatçı yapılı kimselerdir. Başarısızlıkta asla yılmazlar ve asla pes etmezler. Örneğin Edison ampulü bulmadan önce binlerce sefer deneme yapmıştır ve asla pes etmemiştir Sonunda da başarıya ulaşmıştır.

2- Üstün zekalı insanlar lider ruhlu insanlardır
Zeki kişiler hem disiplinle ve hem de oyun oynar tarzda işlerine eğilirler. Yaptıkları işi büyük bir ciddiyetle yaparlar, ancak oyun havası da vererek yaptıkları işten büyük bir zevk alırlar.

Zeki insanlar için doğuştan lider insanlardır denilebilir. Genellikle öğrenciliklerinden itibaren lider ruhlu özellikleri belirginleşir. Küçük yaşlardan itibaren, okulda, arkadaşları arasında sürekli ön plana çıkarlar. Hemen her konuda söyleyecek birşeyleri vardır.

Konuşmaları ve istekleri sürekli emir kipindedir. İnsanların kendisini mutlaka dinlemesini isterler. Çevresindeki insanların durumlarına göre hareket ederek, sürekle onları elinde tutmayı başarırlar. Sevecen ve babacan tavırları vardır. Bazen konuşmalarında çevresine karşı kırıcı olsa bile hatasında ısrarcı olmamaya çalışırlar. Ancak tüm bunlara karşın hiç kimsenin onu idare etmesine müsade etmezler Onların hayatlarında “benim hiç kimseye ihtiyacım yok” tavırlarını okumak mümkündür.

Genellikle her konuda söyleyecekleri şeyler olduğu için her türlü insana hitap edebilirler.
Bazen dikkafalı ve hafif ukala tavırları ile dikkat çekici olurken sevecen ve hoşgörü dolu tavırlarıyla dikkat çeker.

Zeki insanların duyguları çok yoğundur. Mantıksal gelişim aynı zamanda duygusal gelişimi de etkileyecektir. Bu duruma göre çocuk kalmayı başarmış insanlar daha zekidir gibi bir sonuca ulaşabiliriz, çünkü çocuklar duygularını çok yoğun yaşarlar.

3- Zeki insanlar naziktir
İnsancıl yönleri fazladır ve karşılarındakine değer verirler ve nezaket kurallarına uyarlar.. Hangi zeki insanı araştırırsanız araştırın, nazik olduğunu görürsünüz.

Mantıksal gelişim aynı zamanda duygusal gelişimi de etkiliyecektir. Bu duruma göre çocuk kalmayı başarmış insanlar daha zekidir gibi bir sonuca ulaşabiliriz, çünkü çocuklar duygularını çok yoğun yaşarlar.

4- Sanata ve zevkine düşkün insanlardır
Bu zamana kadar yaşamış sanatçıların büyük bir kısmı zeki insanlar arasından oluşmaktadır. Zeki insanlar, estetik kaygıları ve sevgileri yüksek olan insanlardır. İç görüleri ince insanlar oldukları için sanata da doğal olarak yatkınlıkları görülür.

Sanat onlar için hayatın estetiğidir. Giyiminde kuşamında objelerde, yaşamın tüm alanlarında zevkine ve estetik kaygılara çok dikkat ederler. İlgilendikleri sanatın her dalında başarıya ulaşırlar.

5- Fiziksel enerjileri yüksektir
Özelliklerinden bir tanesi çok büyük fiziksel enerjiye sahip olmalarıdır.

Bu doğuştan gelen bir enerji modellemesi olmayıp, tamamen kendini adapte ettiği konuyu tamamlamak için saatlerce çalışması gerektiği bilincine sahip olmasıdır. Bunun sonucu olarakta irade ve kalp koordineli bir şekilde enerjiyi temin için çalışırlar.

6- Bakışları ve anlayışları oldukça keskindir
Üstün zekalı insanların diğer bir özelliği ise hem zeki görünüşlü olmaları ve hem de doğal görünmeleridir.

Hem zekalarını belli ederler, hem disiplinlidirler ve hem de çocukça bir yapıyla hareket ederek oyun oynar tarzda işlerine eğilirler. Bu nedenden dolayı da “bu kişi gerçekten zeki mi?” diye sorgulanırlar.

Zeki kimseler hem gerçek dünya ile bağlarını koparmazlar ve idealist insanlardır, hem de hayal dünyası içinde yaşarlar.

Tüm zeki insanlar hayata ve olaylara diğer insanların baktıkları gibi bakmazlar. Onların gerçekleştirmek istedikleri idealleri vardır. Ve bu uğurda herşeyi göze alırlar. Yaptıkları işleri en ideal şekilde yapmak isterler. Kötünün iyisine ya da ikinciliğe asla razı olmayı yapıları gereği kabul etmezler. Her zaman ileriye dönük yaşarlar, fazla idealislikleri onları bazen hayalperest yapsa da çoğunlukla gerçekçi ve ayakları yere basan insanlardır.

Ürettikleri şeyler gerçek dünyada kullanılacaktır, ancak olmayan şeyleri üretmek zorundadırlar. Normal insanlara göre üstün zekalı insanların düşünceleri fantastiktir, ancak bilimsel çalışmalar fantastik hayaller sonucu ortaya çıkmaktadır.

Üstün zekalı insanlar son derece karekter olarak inatçı yapılı kimselerdir. Başarısızlıkta asla yılmazlar ve asla pes etmezler. Birçok bilim insanı bu tür ortak özellikler taşımıştır.

7- Zeki insanlar mükemmeliyetçidirler
Zeki insanlar her şeyin en iyisini en güzelini isterler, hiçbir zaman en iyinin bir altına talip olmazlar. İlgilendikleri her konunun, o alandaki en iyisi ve en mükemmeli olsun isterler. Hatasızlığı ve kusursuzluğu severler.

Bazen bu konuda çok ısrarcı oldukları için çevresindeki insanları zaman zaman sıkabilirler. Her şeye rağmen onların elinden çıkan işler çoğunlukla düşünerek ve dikkatli hareket ettikleri için kusursuza yakındır.

21/03/2018

Aşkın 6 rengi.
1. Eros: Tutkulu aşk diyebileceğimiz, ilişkide tatminle ve ilişkinin sürmesiyle doğrudan bağlantılı olduğu düşünülen bir aşk tipidir. Eros tipi aşıklar ilişkide risk almaya, kendilerini olduğu gibi ilişkilerine adamaya meyillidirler. Bu nedenle güçlü bir egoya sahip olmaları gerekir.
2. Ludus: Aşkı iki kişi arasında oynanan bir oyun olarak görür. Ve bu oyunun kuralları arasında monogami kesinlikle yoktur. Bu tür âşıklar için ilişkiler pek derin bir anlam taşımaz. Bu nedenle bu tip, ilişki tatminiyle ters orantı içindedir.
3. Storge: Ayakları yere basan bir aşk tipidir. Midedeki kelebeklerden çok arkadaşlığa önem verir. Bu nedenle gelişmesi, Eros’un tersine, zamana ihtiyaç duyar.
4. Pragma: Aşka büyük ölçüde mantıksal olarak yaklaşır. Önemli olan, karşıdaki insanın nitelikleridir. Bu aşık tipleri için en önemli olan şey kafalarında tasarladıkları insanı bulabilmektir. Tutku gibi Eros’u hatırlatan özelliklere odaklanmazlar. Pragma tipi aşk, uzun süreli ilişkilerde tatmin ile ilişkilidir.
5. Mania: Bağımlı aşık tipine işaret eder. Özgüveni genelde düşük olduğundan karşıdaki insana büyük ölçüde bağımlılık geliştirir (bağlılık değil, bağımlılık!). Bu aşıklar ilişkide duygusal açılıma çok açıktırlar. Mania tipi, ilişki tatminiyle ters orantılıdır.
6. Agape: Karşılık beklemeyen, taleplerde bulunmayan aşık tipidir. Sadakat, özgecilik, idealizm gibi kavramlarla özdeşleştirilir. Partnerini kendisinin önüne koyar. “O mutlu olmadıkça ben mutlu olamam” ya da “O acı çekeceğine ben çekeyim daha iyi” gibi düşünce yapıları bu aşık tipine örnek gösterilebilir.

Hayat kimseye torpil yapmıyor. Ne kadar paran olduğu ile ilgilenmiyor. Kendini bu bahanelerle kandırma.Geçmişten ne kada...
19/03/2018

Hayat kimseye torpil yapmıyor. Ne kadar paran olduğu ile ilgilenmiyor. Kendini bu bahanelerle kandırma.
Geçmişten ne kadar koptuğuna takılıyor. Sana her gün farklı bir sahne kuruyor. Yeniden başlayabil diye…
Kimi zaman sorumlulukların değişiyor, kimi zaman insanlar değişiyor… Her sabah kalktığında, aldığın her nefesle tazelenebil diye…
Kimi zaman kışı yaşatıyor, kimi zaman karnında kelebekler uçuruyor.
Ama hiç kimseyi pamuklara sarmıyor! Hep aynı duygularla yaşarsak o zaman da insan olduğumuzu hissedemeyiz diye…
Israrla senin ne düşündüğünle, neye konsantre olduğunla ilgileniyor.
Seni enerji olarak görüyor. Yaydığın frekansı temennin olarak algılıyor. Sana ve düşündüklerine senden daha çok değer veriyor. Bunu fark edip kendi gücünü bil diye…
Kafa karışıklıkların, kızgınlıkların aslında ruhunla senin aranda! Hayat senin ne kadar sakin kalıp çözüm arayıp aramadığınla ilgileniyor. Kendini ne için, kim için yıprattığın onun pek umurunda değil! Senin gerçekten ne istediğin, ne dilediğin önemli!
Hemen başlama: “ama…” diyerek bahanelerini saydırmaya.
Gerçekten bir sor kendine başına gelenlerde veya yaşadıklarında senin hiç parmağın yok mu?
Kırılacağını bile bile kaç kere hamle yaptın, kaç kere düştüğünde kendine acımak daha kolay geldi?
Tutkularını gerçeğe dönüştürmek için verdiğin mücadelede hiç bir fatura ödememek mümkün mü? Koşmayı düşmeden mi öğrendin? Eğer düşmeseydin koşmayı dener miydin?
Hiçbir tecrübe boşa değildir. Ne öğrenmen gerekiyor bir düşün, en büyük korkun hayal kuramamak olsun! En büyük yasağında korkmak olsun! Güçlü olamamak için sebebin ne?
Kurban psikolojisine girme.
Hayata küsme. İstediğinde silkelenip kalkabilesin diye; unutma, takılma, yılma! Yaşamın mucizesine inan! Yeniden başla ve asla korkma! Gülümsemen hiç eksik olmasin..

Sevgiyle
Önce İnsan

ANTİ-DEPRESAN İLAÇLARIN KULLANIMINDA CİDDİ ARTIŞ"İnsanlar artık gündelik hayatın getirdiği sıkıntıları, kaygıları; kişil...
12/03/2018

ANTİ-DEPRESAN İLAÇLARIN KULLANIMINDA CİDDİ ARTIŞ

"İnsanlar artık gündelik hayatın getirdiği sıkıntıları, kaygıları; kişiliğin gelişmesi, olgunlaşması için bir vesile olarak görmek yerine, bir an önce bundan kurtulma isteğiyle hareket ediyorlar. Tahammülsüzlükten, dayanıksızlıktan, "yaz antidepresanı da gidelim" diyorlar. Oysa tahammül gücü olmayanın değiştirme gücü de olamaz."

Beklentiler matematiksel yürümüyor, bunun için de üzer...
02/03/2018

Beklentiler matematiksel yürümüyor, bunun için de üzer...

01/03/2018

Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu. Ama karısının cesedi ortada yoktu. Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu. Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu:

“Sayın jüri üyeleri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Buna az sonra sizler de inanacaksınız. Neden mi? Bakın, şimdi ona kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek…

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10″

Bütün jüri kapıya döndü. Kimse girmedi içeri.

Avukat bir savunma dahisiydi, öldürücü hamlesini yaptı:

“Bakın, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz. Çünkü hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız. İşte kararı buna göre vermenizi talep ediyorum.”

Ancak jüri ünlü futbolcuyu suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu şekilde sonuçlandı. Mahkeme çıkışında avukat, jüri başkanına yaklaştı:

“10´ a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya baktığınız halde neden böyle bir karara imza attınız?”

“Doğru” dedi jüri başkanı; “Ben de kapıya baktım, ama müvekkiliniz kapıya bakmıyordu.”

En iyi analist herkes bir noktaya bakarken, o noktaya yönelen bakışları izleyen kişidir.

Eşini sıradan görebilirsin...Oysa tüm bekarların hayalidir evlenebilmek...                  Belki çok yaramaz bir evladı...
15/02/2018

Eşini sıradan görebilirsin...
Oysa tüm bekarların hayalidir evlenebilmek...

Belki çok yaramaz bir evladınız var...
Oysa tüm çocuğu olmayanların hayalidir o bir çocuk...

Başını soktuğun o küçücük evin varya?...
Oysa tüm evsizlerin hayali olan başını sokabilecek bir yuva...

Hani şu hergün ayaklarının geri geri gittiği o zor olan işin var ya...
Oysa o iş tüm işsizlerin rüyası...

Kıt kanaat geçindiğin azıcık paran... Oysa tüm borçluların rüyası o borçsuzluk düzlüğü7, birgün sıfıra çıkabilmek...

O kıymetini hiç bilmediğin paha biçilmez sağlığın...
Oysa tüm sabahı bekleyen hastaların hayalidir...

Hoş gülücüklerin ... İşte o hoş gülümsemen tüm sıkıntıda olanların emelidir...

Allahın tüm hatalarını örtmesi...
Tüm rezil ve rüsvay olmuşların arzusudur...

Sana sıradan gelen Özgürlüğün... Oysa tüm hapistekilerin tek hayalleridir...

Hadi bir "Şükürler ” bari deyip birkaç dakikalığına da olsa tefekkür etmeyecek misin?
SABAHINIZ HAYIRLI
SABAHINIZ NURLU
GÜNÜNÜZ AYDIN
MADDİ VE MANEVİ
KAZANCINIZ BOL OLSUN

Dünü unutmalı, bugünü yaşamalısınız çünkü dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa, yarını kaybedersiniz.(Balzac) Bugün ...
07/02/2018

Dünü unutmalı, bugünü yaşamalısınız çünkü dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa, yarını kaybedersiniz.(Balzac)

Bugün yeni bir şey öğrendim arkadaşlar. Bana müthiş iyi geldi, sizlerle de paylaşmalıyım.
Istakozları bilirsiniz değil mi? Istakozlar büyüdükçe, kabuklarının da büyüdüğünü bilinir genelde. Öyle değilmiş arkadaşlar. Müthiş bir ders aldım.
Istakozun çok sert bir kabuğu var. Bu kabukla kendini koruyabiliyor. Kabuğun içinde ise çok narin bir hayvan var. Peki ıstakoz büyüye bildiği halde, kabuk büyüyemiyorsa ıstakoz ne yapıyor?
Bir süre o kabukla yaşayan ıstakoz, artık kabuğuna sığmamaya başladığında, o kabuk canını acıttığında, kabuktan çıkıyor ve bir kayanın altına sığınıyor. Orada yeni kabuğu çıkana kadar bekliyor. Yeni kabuk çıkıp, güvenli hale geldiğinde, ıstakozumuz da denizlerdeki yerini alıyor. Yeni yaptığı kabuk da onu rahatsız etmeye başladığında, içinde yaşanamaz hal aldığında aynı şeyi tekrarlıyor.
Istakozlar bunu yaşamları boyunca defalarca tekrarlıyor.
Gelelim konunun bizi ilgilendiren bölümüne!.
Istakozun büyümesini sağlayan şey, onun rahatsızlık duymasıdır.
Istakoz rahatsızlık duymasaydı büyüyemezdi. Ya da ıstakoz doktora gitseydi, doktor ona bir anti depresan yazardı. Kendini iyi hisseden ıstakoz yeni kabuk yapma yani büyüme ihtiyacını hissetmezdi..

Renklerle terapi : Mutsuz olan insanlar mavi hisseder, sinirliler kırmızı görür…Renkler hastalıkları iyileştirme özellik...
07/02/2018

Renklerle terapi :

Mutsuz olan insanlar mavi hisseder, sinirliler kırmızı görür…

Renkler hastalıkları iyileştirme özellikleriyle de bilinir. Mısır’da renkler tedavi amacıyla kullanılırdı. Tapınakları iyileştirme amacıyla inşa eder ve her odayı başka renge boyarlardı. Çinliler de 2000 yıl önce renk tedavisini kullanıyordu.

Eski çağlarda savaşçılar daha kızgın ve sert görünmek için vücutlarını siyah, kahverengi ve kırmızıya; yerli kadınlar ise daha etkileyici görünmek için vücutlarını

RENKLERİN ENERJİSİ ŞİFA KAYNAĞI

“Sadece renkli giyinmek veya evinizi o renklerle dekore etmek renk terapisi yapıyorsunuz manasına gelmez. Renk terapisi vücutta var olan beş elementi kullanır; ateş (kırmızı), toprak (sarı), hava (yeşil), su (derin mavi), gökyüzü (açık mavi) renklerle kombinasyonu ve bunların enerjisi ile sizin vücudunuzdaki hastalıkları tedavi eder.

Bir girişimde beş elementin ve renkleri enerjisini kendine doğru çeker. Renk terapisti renkli şişeleri hastanın problemine göre seçer. Ondan sonra şişenin 4’te 3’ünü su ile ve geri kalan kısmı hava ile doldurur. Ve bu şişeyi güneşten 72 saat korur. Bu süre içinde güneş ışınları renkli şişeden filtre olarak, hava ve su ile birleşir bunun sonucunda enerji ve rengin vibrasyonlarını kombine ederek, hastanın elementi ortaya çıkarılır. Bu karışımdan sonra hasta tedavi için bu suyu içmelidir. Bundan sonra renk terapistiniz ihtiyacınız olan renklerden oluşan meyve ve sebzeleri belirler. Örneğin; kırımızı ise domates, yeşil ise sebzeler…

Aynı zamanda terapistiniz sizin renginize göre gece lambasının rengini önerir. Burada belirgindir ki renk terapisi sadece gökkuşağından oluşan renklerden oluşmaz aynı zamanda ışık ve beş element önemlidir.”

MOR, DUYGUSAL, AGRESİF KİŞİLERİN TEDAVİSİNE UYGUN Ayrıca aşırı yemek isteyenleri sakinleştirir ve yeme isteklerini kontrol altına alır.

ÇİVİT MAVİSİ, LACİVERT ZEKAYI HAREKETE GEÇİRİR İnsana cesaret, otorite ve iç huzuru verir. Göz, kulak, burun ve sinüslerin tedavisinde kullanılır. Damar problemleri(varis), sinir sistemi hastalıkları, çıban, ülser, cilt problemlerinde de kullanılır.

ŞOK GEÇİRENLERE MAVİ İYİ GELİR Mavinin soğutucu etkisi vardır. Telaşlı ve korkmuş insanlara yardım eder. Uykudan önce mavi rengine odaklanarak meditasyon yapmak kabus görmeyi önler. Şok veya sinir krizi geçiren insanlara tavsiye edilir.

HAMİLELER İÇİN YEŞİL Yeşil stresi azaltır. Kalp sorunu olan insanlara yardımcı olur. Büyümeyi uyarır, kırık kemiklerin iyileşmesine yardım eder ve dokunun tekrar büyümesini uyarır. Huzurlu bir ortam yaratmak için hamile bayanlara önerilir.

SARI ZEKAYI HAREKETE GEÇİRİR İnsanlarda mutluluk etkisi yaratır. Sindirim sistemini harekete geçirmede ve cilt problemlerini tedavi etmekte yararlı olduğu bulunmuştur.

YALNIZ VE DEPRESİFLERE PORTAKAL RENGİ Portakal rengi meyvesi gibi, doğaya enerji verir. Safra taşı, sindirim sistemi problemleri, göğüs problemleri ve artritlerde etkilidir. Yalnız ve depresif insanların spiritüel ruhlarını yükseltir.

ANEMİYE KARŞI KIRMIZI Kırmızı kan dolanımına adrenelin salgılanmasını sağlar, hemoglobinin çoğalmasına sebep olur. Kişinin daha güçlü olmasını sağlar. Kırmızı renk giymek anemi ve diğer kan hastalıkları şikayeti olan kişiler için iyidir..

Düşünün ki önünüzde bir dolap var. Bu dolapta 4 bölüm var. Her bölümde kutular. Bu kutuların içinde sevginiz ve nefretin...
05/02/2018

Düşünün ki önünüzde bir dolap var. Bu dolapta 4 bölüm var. Her bölümde kutular. Bu kutuların içinde sevginiz ve nefretiniz var..

En üst bölümdeki kutularda ‘en çok sevdiklerinizi’ saklıyorsunuz.
İkinci bölümde "Seviyorum ama fazla da güvenmiyorum" dediklerinizi.....Üçüncü bölümde "herkes gibi biri benim için" dediklerinizi.

ve En altta da "nefret ediyorum veya kesinlikle güvenmiyorum" diye adlandırdıklarınızı..

Buraya kadar her şey tamam..

Asıl sorgu şimdi başlıyor. Siz hiç en üst bölüme koyduğunuz birisini, bir tek söz yüzünden, en alt bölümdeki kutulara kattınız mı?
Değerinden fazla değer verdiniz mi birine? Ya nefret ediyorum dediğiniz birini zaman ile sevdiniz mi? Siz hiç yanıldınız mı? Utandınız mı o bir zamanlar arkasından attığınız kişinin şuanda en yakın dostunuz olduğu için? Hiç itiraf ettiniz mi "seni hiç sevmezdim" diye?
Ya da hiç kızdınız mı "ne de çok güvenirdim sana" diye.
İnsan hiç ‘bir söz’ ile en sevdiğini en nefret ettiği kişilerin arasına katabilirimi? Doğru mu? Bir zamanlar göklere çıkarttığınızı yerin dibine atmak olur mu? Yakışır mı size?

Hâlbuki bir zamanlar aranızdan su sızmazdı. Yeri gelir ekmeği bile paylaşırdınız, kaldı ki düşünceleriniz, duygularınız. Bu kadar çok şeyi paylaştığın birini tanımamazlıktan gelebilir misin?

Sizlere bir tavsiye..

Hiç bir zaman ilk gördüğünüz birini ‘sevmedim’ diyerek, dolabınızdaki en alt bölümdeki kutulara atmayın. Zaman tanıyın ,sabredin.. Gerekirse kutulara kaldırmayın, dolabın önünde bekletin. Zamanı geldiğinde o kişi zaten dolabında bir bölümü kendi seçecektir. Aynı şekilde, ilk gördüğünüz birine ‘sanki 10 yıldır tanıyorum’ diyerek, en üst bölüm’e kaldırıp, yere göğe sığdırmayın. Arkadaşlık, dostluk ve en önemlisi sevgi zaman ister. Senin haberin olmadan o dolabında kendine yer bulacaktır. Yeter ki siz sabredin ve dolabınızı geniş tutun..

Dolabınızın en üst bölümündeki kutuları ASLA atmayın. Değerli bir hazine gibi saklayın. En alt kattakileri de her hafta çöpe boşaltın. Göreceksiniz, gün gelecek dolabınız sadece ‘SEVDİKLERİNİZ’ ile dolacaktır. İşte o zaman gerçek mutluluğu bulacaksınızdır…

Bir şey daha.
Bu dolap herkeste vardır.
O sizin sevginizi barındırdığınız KALBİNİZDİR.

Address

Sıhhıye

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Sevinc Alizade posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Sevinc Alizade:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram