Özel Güneş Aile Danışma Merkezi

Özel Güneş Aile Danışma Merkezi Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Özel Güneş Aile Danışma Merkezi, Psychologist, Cunhuriyet Mahallesi 66. Soakak No:2/B Atakum, Samsun.

Kendi Köprülerimi Bulma Formu1. Belirsizlik Anım • Çocukluğumda / gençliğimde beni kaygılandıran bir olayı hatırlıyorum:...
17/09/2025

Kendi Köprülerimi Bulma Formu

1. Belirsizlik Anım
• Çocukluğumda / gençliğimde beni kaygılandıran bir olayı hatırlıyorum:
✍️ …………………………………………………………………

2. O Anın Sorusu
• O olayda zihnimde beliren soru:
✍️ “Bana ne olacak?” / …………………………………………………………………

3. Zihnimin Kurduğu Köprü
• O anda zihnim şu bağlantıyı kurdu:
✍️ …………………………………………………………………
• Bu bağlantı aslında gerçek miydi, yoksa zihnim boşluğu doldurmak için mi üretti?
✍️ …………………………………………………………………

4. Bugüne Taşınan İz
• Benzer durumlar bugün karşıma çıktığında zihnim yine aynı köprüyü kuruyor mu?
✍️ …………………………………………………………………
• Eğer evetse, bana nasıl hissettiriyor?
✍️ …………………………………………………………………

5. Alternatif Yol
• O olayda köprü kurmadan belirsizliği taşıyabilseydim, kendime hangi özgürlüğü tanımış olurdum?
✍️ …………………………………………………………………

6. Yeni Farkındalık
• Şimdi anlıyorum ki:
✍️ …………………………………………………………………



Bu formu doldurduğunda, hangi köprülerin seni hâlâ taşıdığını, hangilerinin aslında “boşluğa atılmış” olduğunu çok net görebileceksin.
Kendine dokun... Haydi..

Bazen zihnim, iki nokta arasında köprü kurar.Ama o iki noktanın aslında birbirine yolu yoktur.Çocukken bunu çok yaptım. ...
17/09/2025

Bazen zihnim, iki nokta arasında köprü kurar.
Ama o iki noktanın aslında birbirine yolu yoktur.

Çocukken bunu çok yaptım. Annem babama bağırdığında, bağırışın ucunun bana dokunacağını sandım.
Oysa anneyle baba arasındaki ses, bana değmiyordu.
Ama ben, “Eğer annemi üzmezsem bana bağırmaz” diye bir köprü kurdum.

Zihnim için belirsizliği taşımak zordur; çünkü boşluk korkutucudur.
O yüzden zihnim, boşluğu kendi varsayımıyla doldurdu.
O gün kurulan köprü, bugün hâlâ ayaklarımın altında.
Oysa o köprü, hiçbir yere çıkmayan bir köprü.

Gerçek şu ki: bazen belirsizlik, yanlış köprülerden daha güvenlidir.
Çünkü yanlış köprüler, beni hep aynı yere taşır:
Suçluluk.
Kaygı.
Ve sahte bir kontrol duygusu.

Bugün kendime soruyorum:
Zihnim hangi boşlukları kendi kurduğu köprülerle dolduruyor?
Ve ben, o köprülerden hangilerini yıkarsam özgürleşirim?

Kin: Eksilmenin Gölgesi ve Kazancın Gizli YüzüBir insan var…İçinde hâlâ taşıdığı bir şey var:Kin.Zamanla acıya, acıyla y...
22/05/2025

Kin: Eksilmenin Gölgesi ve Kazancın Gizli Yüzü

Bir insan var…
İçinde hâlâ taşıdığı bir şey var:
Kin.
Zamanla acıya, acıyla yorgunluğa, yorgunlukla sessiz bir öfkeye dönüşmüş bir iz.
Eskisi kadar yakmıyor belki, ama hâlâ içeride duruyor.
Söylenmese de bakışta, gülümsemede, susuşta… Bir iz gibi.
Ve o kişi şunu düşünüyor:

"Benden bir şey aldı. Sevincimi. Umudumu. Belki de kendimi.”

Ve şimdi, içindeki ses diyor ki:
"O da acı çekmeli. Benim çektiğim gibi. Hatta daha fazlasını.”

Çünkü kin, bir eşitlik arzusudur.
"Sen beni eksilttin, şimdi sen de eksilmelisin.”
----
Spinoza der ki:
Kin, kederden doğar. Sevdiğimiz bir şey bizden alınırsa, onu alandan nefret ederiz. Ve isteriz ki başkaları da ondan bizim gibi nefret etsin.”

Çünkü kin, yalnızken katlanılmazdır. Kin, başkalarının onayını ister. Bir tür “duygusal adalet” yaratmak ister.

"Beni haklı bul. Onun kötü olduğuna inan. Benim incindiğimi unutma.” der.
----
Ama aynı Spinoza şunu da söyler:

"Aklını doğru kullanan biri bilir ki, kin taşımak ağır bir yüktür.”

Çünkü kin, geçmişte kalmış bir olaya bugünün enerjisini vermektir. Seni eksilten birine, seni hâlâ eksiltme gücü tanımaktır. Oysa özgürleşmek, geçmişi silmek değil, onun anlamını dönüştürmektir.➡️➡️➡️➡️devamı yorumda

Tencere Dibi ve Zamanın TadıÇocukluk yıllarım, kıtlığın sıradan olduğu zamanlara denk geldi. O yıllarda yoksunluk anlatı...
21/05/2025

Tencere Dibi ve Zamanın Tadı

Çocukluk yıllarım, kıtlığın sıradan olduğu zamanlara denk geldi. O yıllarda yoksunluk anlatılmazdı; yaşanırdı. Zaten herkes yoksundu, o yüzden kimse eksikliğini dile getirmezdi. Bolluk, bir gün olur da gelir diye hayal edilir; ama gelmediği için hayalden de vazgeçilmezdi.

Bayramlar vardı mesela… Yılbaşılar… Bir gün önceden telaşı başlardı evin. Annem yaş pasta yapardı. Öyle dışarıdan alınmazdı çünkü o bize çok uzaktaki başka bir dünyanın gerçeğiydi. Bizim pastamızın kekini annem çırpar, muhallebisini ocakta pişirirdi. Ama benim asıl bayramım, o tencerenin dibindeydi.

O tencerenin dibi…
Sanki bir sır saklardı.

Muhallebi karıştırıldıkça sabırla kıvam alır, en son kaşık başka bir kaba uzanırken, dibinde bir şey kalırdı. İşte o kalan, benim çocukluğumdu. Sıcak, tatlı, az ama yeterli. O kaşığı elime aldığımda dünya zenginleşirdi. Çünkü o tat, sadece şeker değildi. İçinde bekleyiş, birlikte oluş. annem, babam, kardeşim, ailem vardı. Artık burada olmayıp o zaman yaşayanların varlığı bir de hiç eksilmeyen sevgileri vardı.

Şimdi o tencere dibini sıyırmak, çocukken yoksunluğun içindeki varsıllığı anımsatıyor. Artık puding dolapta hazır. Ama o tat yok. Çünkü eksiklikte saklı olan değer, bollukta kayboluyor bazen. Ve ben bugün hâlâ bir şeyin en sonunu, kenarda kalmışını, gözden kaçanı arıyorsam belki sadece annemin tenceresindeki çocukluğumun izini sürdüğümden...

O yüzden bugün, yaşanmış tüm o bayramlara, o sofralara, o sıcacık mutfağa ve o tencereyi birlikte paylaşanlara bir selam gönderiyorum.

Varlığıyla yanımda olanlara şükürle,
Gidişiyle içimde iz bırakanlara rahmetle…
Ve hepsine, o sıcacık çocukluğun içinden gelen bir teşekkürle.
Çünkü asıl kıymet, birlikte sıyırdığımız tencerenin dibinde kalan sevgiydi..

ANNE, BEN ANLAMAK İSTİYORUM (Bir İç Diyalog ve Anlam Arayışı)Ben artık büyüdüm.Sen ise ötelerdesin.İçimde bir yer var ki...
20/05/2025

ANNE, BEN ANLAMAK İSTİYORUM (Bir İç Diyalog ve Anlam Arayışı)

Ben artık büyüdüm.
Sen ise ötelerdesin.
İçimde bir yer var ki hâlâ senin sesini duymak istiyor.
Söylemediğin cümleleri…
Susarak yanıtladığın soruları…
Benim çocuk kalbimle sormaya cesaret edemediğim ama içimde hep yankılananları.
Yıllarca sana açıklamalar yaptım kendi içimde. Dedim ki: O da bilmiyordu. Elinden geleni yaptı. Yaralıydı, ondan böyleydi.

Bu cümleler yetişkin hâlimi sakinleştirdi. Ama içimde bir çocuk vardı; O, bu cümleleri sadece izliyordu, çünkü o, açıklama değil anlam arıyordu.

Tıpkı bir tomurcuğun, “Neden açılmadın?” sorusuna “toprak yeterince sıcak değildi” açıklamasının hiçbir anlam ifade etmemesi gibi…
Benim içimdeki çocuk da sadece bir şefkat arıyordu: Evet, sen o zaman gerçekten oradaydın. Ve evet, görünmek istedin. Ve evet, yeterince duyulmadın.
Ben büyüdükçe senin geçmişini anlamaya çalıştım. Seni annesiz hayal ettim, sevgisiz büyüdüğünü varsaydım. Ama ne zaman içimdeki çocuğun gözlerine baksam bana sadece şunu söylüyordu:
Beni onunla değil, benimle duy. Onu savunma. Beni anla.

Çünkü anneni anlamadığın zamanlar çocuksundur.
Ve o zamanlarda eksik kalan anlamlar,
Yetişkin aklıyla telafi edilemez.
Çocukluğun dilini ancak çocukluğun kalbiyle çözebilirsin.➡️➡️➡️devamı yorumda

Ben Bir Erkek Olarak Büyürken… (Gölgeyle Yüzleşme)Ben bir erkek olarak büyürken,Bana hep “ver” demeyi öğrettiler.Sev ded...
20/05/2025

Ben Bir Erkek Olarak Büyürken… (Gölgeyle Yüzleşme)

Ben bir erkek olarak büyürken,
Bana hep “ver” demeyi öğrettiler.
Sev dediler, Koru dediler, Taşı dediler…
Sus, güçlü kal, ezilme. Ama kimse bana
“Birinin beni taşıyabileceğini”söylemedi.
Kimse bana"Yeterli olmasam da sevilebileceğimi” öğretmedi.
Gücüm, ancak iş gördüğü sürece takdir edildi. Yorgunluğum, görmezden gelindi.
Düştüğümde değil, ayağa kalktığımda alkışlandım.
Ve ben, sadece vererek değerli olabileceğime inandım.

Ve sonra sen geldin.
Beni olduğum gibi görecek biri sandım seni.
Yorgunluğumu anlayacak, Sustum diye uzaklaşmayacak biri.
Ama sen de gücüm varken sevdin beni.
Elim doluyken, sırtım dikken…
Ama sustuğumda sessiz kaldın. Tükendiğimde gözlerini çevirdin. Ve ben, yine yetmiyor gibi hissettim.

Oysa elimde taşıyabildiğim, Sırtımda yüklenebildiğim, Yüreğime sığdırabildiğim ne varsa sana verdim.
Bir gün bakarsın diye. Bir gün “benim için de taşıyorsun” dersin diye.

Ama olmadı. Benim çabam sessizlikte boğuldu. Ve ben yeniden kendi içime çekildim. Gücümün bittiği yerde, Gölgem konuşmaya başladı.➡️➡️➡️➡️devamı yorumda

Yaralı İttifak”Düşünsene…Bir kadın var.Yıllardır sırtında taşıdığı bütün yüklerin sorumluluğunu babasına yüklemiş.Annesi...
18/05/2025

Yaralı İttifak”

Düşünsene…
Bir kadın var.
Yıllardır sırtında taşıdığı bütün yüklerin sorumluluğunu babasına yüklemiş.
Annesine kötü davrandığı için,
Evde sürekli sessizlik, öfke ve uzaklık bıraktığı için,
Sorumluluklarını görmezden geldiği için,
Ve onu hep eksik, mesafeli, yetersiz bir sevgiyle büyüttüğü için…

Kadın, babasını hep annesinin gözlerinden görmüş.
Annesi ne zaman ağlasa, onu suçlamış.
Annesi ne zaman içlenip susmuşsa, babasının suskunluğunu ceza gibi okumuş.
Annesine yakın kalabilmek için, babasına uzak durmayı seçmiş.

Yıllar geçmiş.
Kadın büyümüş, olgunlaşmış.
Ama içindeki çocuk hâlâ aynı öfkeyle konuşuyor:
“Ben böyle oldum çünkü o böyleydi!”

Fakat artık başka bir ses beliriyor içinde—
Daha sessiz ama daha derin.
Ve soruyor:

“Peki ya annen?
Madem bu kadar mutsuzdu, neden bir şeyleri değiştirmedi?
Neden o evde kalmaya devam etti?
Neden hiçbir şey yapmadı, sadece sessizliğe sığındı?”

O an, kadın ilk defa fark ediyor:
Bir ilişki, sadece bir kişinin hatasıyla yıkılmaz.
Bir evde sevgi eksilmişse,
biri susmuş, ama diğeri de o suskunluğa razı olmuştur.
Biri duvar örmüşse,
diğeri o duvara yaslanmayı kabul etmiştir.

Annesine sadakat duymak için babasına öfke duyan bu kadın…
Artık anlamalı ki,
sadakat, eğer gerçeği örten bir perdeye dönüşmüşse, bir tür körlüktür.
Ve gerçek, taraf tutmayı değil; herkesin payını görmeyi gerektirir.

Evet, belki babası onu eksik sevmiştir.
Ama annesi de o eksikliği kabullenmiş, hiçbir şey yapmamayı seçmiştir.
Ve bu iki eksikliğin arasında büyüyen çocuk,
birinin acısını savunurken, diğerinin suskunlukla kurduğu ortaklığı görememiştir.

Şimdi o kadın biliyor ki:
Artık bu yükü sırtında taşımak zorunda değil.
Çünkü yükün kendisi, gerçeği yarım görmektendi.
Gerçek, taraflardan birini seçmeyi değil; herkesin payını görmeyi ister.

Yazmakla bitmiyormuş, asıl iş yazdıktan sonra başlıyormuş. Bu yolculukta beni durağıma getiren sevgili editörüm  herşey ...
12/05/2025

Yazmakla bitmiyormuş, asıl iş yazdıktan sonra başlıyormuş. Bu yolculukta beni durağıma getiren sevgili editörüm herşey için çok teşekkür ederim.. .yayinlari 🙏🏻 .esraa ➡️➡️➡️➡️➡️➡️➡️➡️➡️Kitap Tanıtım Yazısı:

Bensizlikte Varsızlık – Aforistik Fragmanlar

Yazan: Özlem MAMA

“Ben”i yitiren bir ses, varlığı arayan bir bilinç ve içimizde sessizce yankılanan bir “tanık”…
Bensizlikte Varsızlık, felsefî derinliği, psikolojik sezgileri ve şiirsel diliyle okuru düşünsel bir yolculuğa çıkaran benzersiz bir eserdir. Ne bir roman, ne bir deneme… Bu kitap bir anlatı değil; bir arayıştır. Her satırıyla varoluşu sorgulayan, kimliği parçalayan, anlamı yeniden kurmaya çalışan bir iç sesin yankısıdır.

Kitap, tematik olarak 8 bölümde kurgulanmıştır:
• Benlik, yoksunluk ve varoluş üzerine sorularla başlayan yolculuk,
• Akıl, inanç ve bilinç çatışmalarıyla derinleşir,
• Aşk, acı ve insan halleri üzerinden duyguların labirentine girer,
• Ontolojik ve epistemolojik sorgulamalarla varlık ve gerçeklik üzerine düşünür,
• Zaman ve ölüm kavramlarında anlamın kırılganlığını tartar,
• Sanat, dil ve Tanrı üçgeninde hakikatin sınırlarına temas eder,
• Toplum ve etik üzerine cesur eleştiriler sunar,
• Ve son bölümde kabulleniş ve olgunluk eşliğinde varoluşsal bir senteze ulaşır.

Her bölüm; aforizmalar, içsel diyaloglar, felsefi fragmanlar ve okura yöneltilmiş düşünce sorularıyla örülüdür. Yazar, “Ben” ile “Tanık” arasında kurduğu içsel konuşmalarla yalnızca düşünmeyi değil, hissetmeyi de okura bırakır.

Bu kitap bir bilgi sunmaz; bir sezgiye çağırır.
Bu kitap sana cevap vermez; seni sorularınla yüzleştirir.
Eğer hazır değilsen, sadece göz gezdirip geçebilirsin. Ama cesaretin varsa, her satırında kendinle yüzleşirsin.

İnsan insana yabancı değildi, sadece kalın duvarların içinde kendini gizleyendi.Bir an sarsılır yer, duvarlar çöker, yür...
26/04/2025

İnsan insana yabancı değildi, sadece kalın duvarların içinde kendini gizleyendi.
Bir an sarsılır yer, duvarlar çöker, yürekler birleşir de
İnsan insanın yakınına düşer.
O an anlarsın, ayrı sandığın, öteki yaptığın, yabancılaştığın tıpkı sen gibi,
Kırılgan bir beden, titreyen bir yürek ve yaşamak isteyen bir canın sahibi.

Nedenini bilemedim, .ozlem.mama hesabım artık kullanılamıyor. Takip etmek isteyenler için yeni adresim.
18/09/2024

Nedenini bilemedim, .ozlem.mama hesabım artık kullanılamıyor. Takip etmek isteyenler için yeni adresim.

♾️
11/09/2024

♾️

Krallar tebasız kral, devletler halksız devlet, Tanrılar kullarsız Tanrı olabilir mi?
09/09/2024

Krallar tebasız kral, devletler halksız devlet, Tanrılar kullarsız Tanrı olabilir mi?

Address

Cunhuriyet Mahallesi 66. Soakak No:2/B Atakum
Samsun
55200

Opening Hours

Monday 09:00 - 19:00
Tuesday 09:00 - 19:00
Wednesday 09:00 - 19:00
Thursday 09:00 - 19:00
Friday 09:00 - 19:00
Saturday 09:00 - 19:00
Sunday 09:00 - 19:00

Telephone

+903624371919

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Özel Güneş Aile Danışma Merkezi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Özel Güneş Aile Danışma Merkezi:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category