Psikolog Uğur Yeşildağ

Psikolog Uğur Yeşildağ Psikolog

11/11/2025

Bazen herkesin yükünü sırtına alırsın…
Arkadaşın üzgündür, dinlersin. Ailen dertlidir, çözüm ararsın. İş yerinde biri sıkıntı yaşar, yine sen oradasındır.
Ama fark etmeden kendi duygularını, kendi ihtiyaçlarını arkaya atarsın.
İşte bu, empati yorgunluğu dediğimiz halin sessiz başlangıcıdır.

📌 Nasıl Anlarsın?
Başkalarının sorunlarını gün boyu kafanda döndürüyorsan,
Kendi zamanını ayırdığında “bencil miyim?” diye düşünüyorsan,
Hep yorgun, tükenmiş ama bir yandan da “yardım etmek zorundayım” hissindeysen, belki de empati kasların aşırı çalışmaktan ağrımaya başlamıştır.

🧠 Neden Olur?
“Herkese yetmeliyim” inancı
Hayır diyememek
Kendini hep ikinci plana atmak
Yoğun duygusal yüklenen bir meslek/yaşam tarzında olmak (sağlık çalışanı, öğretmen, danışman, bakım veren vb.)

🌿 Nasıl Hafifler?
1️⃣ Duygusal Sınırlar: Yardım etmek değerli ama kapasiten sınırsız değil.
2️⃣ Kendi Zamanını Değerli Saymak: Başkalarına verdiğin zamanı kendine de ver.
3️⃣ Duygu Detoksu: Yazmak, yürüyüş, sanat ya da spor yoluyla yükünü boşalt.
4️⃣ Destek Almak: Yalnız sen başkalarına değil, başkaları da sana destek olabilir. Bunun için alan açmalısın.

Başkalarına şefkat gösterebilmenin yolu, önce kendine şefkatten geçer.
Dolmayan bir bardaktan kimseye su veremezsin. Önce kendi bardağını doldur.

10/11/2025

Film, Mustafa Kemal’in Selanik’teki çocukluk yıllarını, annesi Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Efendi ile ilişkilerini, okul yıllarındaki karakter gelişimini ve askerliğe olan ilgisini anlatıyor. Ardından, Manastır Askerî İdadisi ve Harp Okulu yıllarına geçilerek, onun disiplinli, idealist ve vatansever kişiliğinin nasıl şekillendiği gösteriliyor.

Zübeyde Hanım’ın karşı çıkışı sevgiden kaynaklanan bir koruma refleksiydi, ideolojik bir karşıtlık değildi.
Zamanla oğlunun azmini, başarısını ve liderliğini gördükçe onunla gurur duymaya başladı.
Hatta ilerleyen yıllarda Mustafa Kemal’in en büyük manevi destekçilerinden biri oldu.

Mustafa Kemal Atatürk, zorluklar karşısında asla geri adım atmayan kararlı duruşuyla bir milletin kaderini değiştirmiştir.
O, korkuya boyun eğmeyip inancıyla yol alan bir lider olarak bizlere, her koşulda cesaretle adım atmayı öğretmiştir.
Bugün de onun azmi, yüreklerimizde bir ışık gibi yanmaya devam etmektedir.




🇹🇷

Kasım ||• 📸
06/11/2025

Kasım ||• 📸




Bazen beynimizin içinde bir pazar yeri gibi gürültü olur…Bitmeyen düşünceler, planlar, geçmişin pişmanlıkları, geleceğin...
23/10/2025

Bazen beynimizin içinde bir pazar yeri gibi gürültü olur…
Bitmeyen düşünceler, planlar, geçmişin pişmanlıkları, geleceğin kaygıları…
O kadar çok “ses” olur ki hangisine odaklanacağını bilemezsin, sonunda zihinsel yorgunluk dediğimiz o ağır his çöker.

📌 Zihinsel Kalabalığın Kaynakları
Geçmiş hesaplaşmalar: “Şunu niye öyle söyledim, keşke böyle yapsaydım…”
Gelecek kaygısı: “Ya işler kötü giderse, ya başaramazsam…”
Mükemmeliyetçilik: Her şeyi kusursuz yapmaya çalışmak.
Başkalarının beklentileri: Herkese yetişmeye çalışmak, herkesi memnun etmeye çalışmak.

🌿 Peki, çıkış kapısı nerede?

1️⃣ Zihinsel boşaltma:
Akla gelen her şeyi deftere yaz. Planlar, korkular, fikirler… Kağıda dökünce zihin rahatlar.

2️⃣ Odak anları yarat:
Günde 10-15 dakika sadece “şimdi”ye odaklan. Telefonu bırak, sadece nefesine veya etrafındaki seslere kulak ver.

3️⃣ Listeyi kısalt:
Her şeyi aynı anda yapamazsın. Yapılacaklar listesinden üç temel hedef seç.

4️⃣ Şefkatli filtre:
Kendine şu soruyu sor: “Bu düşünce bana iyi hissettiriyor mu? İşime yarıyor mu?”
Yaramıyorsa o düşünceye sağlıklı alternatif geliştirebilirsin.

Zihnindeki kalabalığın çıkış kapısı, onu susturmaya çalışmak değil; o kalabalığın hangisinin seni beslediğini, hangisinin seni tükettiğini ayırt edebilmektir.

Hayatta bazı anlar vardır ki, bir yanda aklın “Bunu yapma, mantıklı değil” der…Diğer yanda kalbin “Ama bunu istiyorum” d...
16/10/2025

Hayatta bazı anlar vardır ki, bir yanda aklın “Bunu yapma, mantıklı değil” der…
Diğer yanda kalbin “Ama bunu istiyorum” diye bağırır.
İşte bu noktada içsel çatışma başlar.

📌 Neden böyle olur?

Mantık: Deneyimlere, verilere, geçmişte öğrendiğin derslere dayanır. Riskten kaçınır.
Kalp (duygu): Anın enerjisine, tutkulara, hayallere dayanır. Daha cesurdur ama bazen kör gözüyle ilerler.
Bazen mantığını dinlersin, güvende ama tatminsiz hissedersin.
Bazen kalbini dinlersin, mutlu ama risklerle dolu bir yola girersin.

🌿 Peki hakem kim olmalı?

1️⃣ Farkındalık: Önce hem mantığın hem kalbin sana ne dediğini net şekilde anlamak.
2️⃣ Değerler: Hayatında en önemli olan şey ne? Güvenlik mi, özgürlük mü, heyecan mı, huzur mu?
3️⃣ Uzun vadeli etki: Bu karar 6 ay sonra bana ne hissettirir? 5 yıl sonra pişman eder mi?
4️⃣ Denge: Bazen karar, mantığın ve kalbin ortak paydasında bulunabilir. %70 mantık, %30 kalp veya tam tersi.

Aslında hakem, ne sadece mantık ne de sadece kalp olmalı…
Hakem “sen” olmalısın. İki tarafı da dinleyip, kendi bütünlüğüne en uygun kararı veren kişi.

Duygudurum dalgalanmaları dediğimiz şey; bir gün çok enerjik ve mutlu, ertesi gün motivasyonsuz ve huzursuz hissetmek.He...
02/10/2025

Duygudurum dalgalanmaları dediğimiz şey; bir gün çok enerjik ve mutlu, ertesi gün motivasyonsuz ve huzursuz hissetmek.
Hepimizde dönem dönem olur ama sık ve yoğun yaşandığında ilişkilerde ciddi etkiler bırakır.

📌 İlişkilerdeki Sinyaller

1️⃣ Tutarsız tepkiler:
Bir gün partnerine karşı sevgi dolu ve ilgiliyken, ertesi gün sebepsizce soğuk, kızgın olabilirsin.
Bu dengesizlik karşı tarafta kafa karışıklığı ve güvensizlik yaratır.

2️⃣ Ani sinir patlamaları:
Önemsiz bir konuya orantısız tepki vermek, ortamı bir anda gerginleştirebilir.

3️⃣ İletişimden kaçma:
Bazı günler konuşmak, görüşmek istememek ama birkaç gün sonra yoğun ilgi göstermek.

4️⃣ Aşırı hassasiyet:
Eleştirileri kaldıramamak, küçük imalarda bile hemen kırılmak ya da alınganlaşmak.

5️⃣ İlgi dalgalanmaları:
Yakınlık kurma isteği ile uzaklaşma isteği arasında gidip gelmek; karşı tarafın ne bekleyeceğini bilememesine sebep olur.

💡 Ne Yapılabilir?
Öncelikle bu dalgalanmaların farkına varmak.
Duygu günlüğü tutmak; ne zaman, hangi olaydan sonra ruh halinin değiştiğini not etmek.
Gerektiğinde bir psikolojik destek almak.

Duygusal dengeni toparlamak, ilişkilerde güven ve huzuru yeniden inşa eder.

Depresyon; sadece sürekli ağlamak veya karamsar hissetmek değildir.Günlük hayatın içinde bazen o kadar ince şekilde kend...
25/09/2025

Depresyon; sadece sürekli ağlamak veya karamsar hissetmek değildir.
Günlük hayatın içinde bazen o kadar ince şekilde kendini gösterir ki, kişi kendisinde bile fark edemez.

📌 Günlük Yaşamdaki Belirtiler

1️⃣ Enerji düşüklüğü:
Sabah uyanmak zor gelir, gün içinde yapman gereken şeyleri ertelersin. Sanki içinde hiç güç yoktur.

2️⃣ Keyif aldığın şeylerden zevk alamamak:
Eskiden severek yaptığın hobiler, arkadaş buluşmaları artık sana zevk vermez, hatta yük gibi gelir.

3️⃣ Uyku düzeni bozulmaları:
Çok fazla uyumak ya da uykusuzluk çekmek. Her ikisi de depresyonda görülebilir.

4️⃣ İştah değişiklikleri:
Bazı kişiler depresyonda daha çok yemek yer, bazıları neredeyse hiçbir şey yemek istemez.

5️⃣ Dikkat dağınıklığı ve unutkanlık:
İşine, dersine ya da günlük bir konuşmaya odaklanmak zorlaşır.

6️⃣ Aşırı yorgunluk ve bedensel şikâyetler:
Baş ağrısı, mide sorunları, kas ağrıları… Psikolojik gerginlik bedene de yansır.

Bu belirtiler arada bir herkeste olabilir. Ama 2 haftadan uzun süre devam ediyorsa ve günlük yaşamını etkiliyorsa, bir uzmandan destek almak çok değerlidir.

⏳ Ruh sağlığı sorunları çoğu zaman sessiz başlar. Küçük kaygılar, hafif uykusuzluklar, ara sıra gelen umutsuzluk hisleri...
08/09/2025

⏳ Ruh sağlığı sorunları çoğu zaman sessiz başlar. Küçük kaygılar, hafif uykusuzluklar, ara sıra gelen umutsuzluk hisleri… Ama zamanında fark edilmezse, bu belirtiler koca bir dağa dönüşebilir.

🔎 Erken müdahale tam da bu yüzden hayat kurtarıcıdır. Psikiyatri literatüründe “erken müdahale penceresi” diye bir kavram vardır. Yani hastalık belirti göstermeye başladığında, ilk birkaç ay ya da yıl içinde tedaviye başlanırsa, kişinin toparlanma şansı çok daha yüksektir.

🧠 Örneğin şizofreni… İlk psikotik ataktan sonraki 2 yıl, en kritik dönemdir. Bu süre içinde tedaviye başlanırsa, hem hastalık daha hafif seyredebilir hem de sosyal yaşam ve işlevsellik daha iyi korunur.

💡 Erken müdahale sadece ilaçlarla değil; psikoterapi, psiko-eğitim ve aile desteğiyle de güçlenir. Çünkü ruhsal hastalık, sadece bireyin değil, ailesinin ve sosyal çevresinin de yaşamına dokunur.

🌍 Toplumsal damgalama da burada önemli bir engel oluşturur. “Bir şeyin yok, kafanda kuruyorsun” cümlesi belki en çok zararı veren cümledir. Halbuki kişi desteklenmeli ve “yalnız değilsin” mesajını almalıdır.

📚 Felsefeci Søren Kierkegaard şöyle der: “Umutsuzluk, ruhun hastalığıdır.” Ama unutmayalım ki umutsuzluk da tedavi edilebilir. Yeter ki erken fark edilsin ve gereken destek alınsın.

💭 Hepimiz ilişkilerde zaman zaman zorlanıyoruz, değil mi? Ama bir de işin içine duygudurum bozuklukları girdiğinde, yani...
05/09/2025

💭 Hepimiz ilişkilerde zaman zaman zorlanıyoruz, değil mi? Ama bir de işin içine duygudurum bozuklukları girdiğinde, yani depresyon, bipolar bozukluk gibi durumlar söz konusu olduğunda, ilişkiler çok daha karmaşık bir hâl alabiliyor.

🌧 Depresyondaki bir kişi, sevdiği insana yaklaşmak ister ama aynı zamanda içsel bir boşluk hissi yüzünden geri çekilebilir. Bu, partnerinde “sevilmiyorum” duygusunu tetikleyebilir. Halbuki mesele sevgisizlik değil; beynin nörokimyasal dengesiyle ilgili. Freud’un deyimiyle, “melankoli kaybın gölge gibi kişinin benliğine düşmesidir.” Bu gölge, çoğu zaman ilişkiyi de etkiler.

⚡ Bipolar bozuklukta ise inişler ve çıkışlar ilişkide dalgalı bir deniz etkisi yaratır. Mani döneminde kişi daha enerjik, coşkulu ve bazen riskli davranışlara açıkken; depresif dönemde içe kapanık ve umutsuz olabilir. Partnerin bu değişkenliği anlamlandırması kolay değildir. İşte bu noktada ilişki, karşılıklı anlayış ve sabır testine dönüşür.

🧠 Psikodinamik ekole göre, erken dönem bağlanma deneyimlerimiz de duygudurum bozukluklarıyla ilişkilenebilir. Yani çocukken yeterince güvenli bir bağ kuramadıysak, ileride hem ruhsal dalgalanmalara hem de ilişkisel çatışmalara daha yatkın olabiliriz.

🌱 Ama iyi haber şu: Psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi ve çift terapisi, hem kişinin duygudurumunu düzenlemesine hem de ilişkinin yeniden nefes almasına yardımcı olabilir.

✨ Çünkü unutmayın: “Sevgi, sadece duygularla değil, bazen bilinçli bir çabayla da var olur.”

Bazen aşk dediğin o büyülü his, aslında çocuklukta yaşadığın yaraların bir yankısı olabilir. Evet, kulağa biraz garip ge...
21/07/2025

Bazen aşk dediğin o büyülü his, aslında çocuklukta yaşadığın yaraların bir yankısı olabilir. Evet, kulağa biraz garip geliyor ama bağlanma teorisi tam da burada devreye giriyor.

🧸 John Bowlby ve Mary Ainsworth’un çalışmalarına göre, çocukken güvenli bağlanma deneyimi yaşamayan biri, büyüyünce sevgi ilişkilerinde bu eksikliği telafi etmeye çalışır. Yani, aslında karşındaki kişide değil, kendi içinde bir boşluğu doldurmaya çalışıyorsun.

🌪️ Bu, özellikle “kurtarıcı” ya da “bağımlı” ilişki döngülerinde sık görülür. Duygusal yaralarını iyileştirmeden aşka koşmak, bazen aynı acıyı yeniden yaşamak demektir.

🧩 Freud’un da dediği gibi, bilinçdışı çocukluk deneyimlerimiz yetişkin ilişkilerimizi derinden etkiler. Bu yüzden bazen “aşk” dediğin his, aslında eski bir yarayı kapatma çabası olabilir.

🌿 Ama burada pes etmek yok! Bilinçli farkındalık ve terapiyle bu döngüleri kırabilirsin. Kendi değerinle barışınca, gerçek ve sağlıklı aşk kendiliğinden gelir.

📚 “Kendini sevmeden başkasını sevemezsin” derler ya, işte tam da bu yüzden önce kendi çocukluk yaralarını iyileştirmek gerek.

🌞 Kendine bu şefkati göstermeye cesaret et, aşkın en saf halini yaşaman mümkün.

🌫️ Bazen dışarıdan her şey mükemmel görünür; işler yolundadır, hayat düzenlidir ama içimizde tarifsiz bir boşluk hissi v...
18/07/2025

🌫️ Bazen dışarıdan her şey mükemmel görünür; işler yolundadır, hayat düzenlidir ama içimizde tarifsiz bir boşluk hissi vardır. Bu duygu psikolojide “varoluşsal boşluk” ya da “anlam krizinin” belirtisi olabilir.

🧩 Viktor Frankl’ın sözleriyle, “İnsanın en büyük arzusu, hayatına anlam katmaktır.” İşte bu boşluk, anlam eksikliğinin bir yansımasıdır.

💔 Bu duygu, depresyon ya da anksiyete gibi tanımlanmasa da insanı derinden etkiler, motivasyonunu azaltır.

🌿 Profesyonel yaklaşımı ise kişinin kendi değerlerini, tutkularını ve hayat amacını yeniden keşfetmesidir. “Pozitif psikoloji” bu noktada umut ışığıdır; küçük mutlulukları fark etmek ve kendini keşfetmek iyileştirici olur.

📚 Jean-Paul Sartre “Varoluş özden önce gelir” demiştir; yani anlamı biz yaratırız. Bu boşluk, aslında yeni bir başlangıç çağrısıdır.

✨ Bu süreci tek başına göğüslemeye çalışma; destek almak, dostlarla konuşmak, kendine zaman tanımak iyileştirici.

💡 Boşluk hissi aslında büyümenin, değişimin, kendini yeniden inşa etmenin habercisi olabilir. Onu korkulacak bir düşman değil, gelişim için fırsat gör.

🌈 Hayatın tüm renklerini yaşarken, bazen boşluk da lazım olur; çünkü orada yeni bir hayat filizlenir.

Address

Muhsin Yazıcıoğlu Boulevard İstiklal Caddesi Kalender Sk. Royal Blue Business Center 25A , Serdivan/Sakarya
Serdivan
54050

Opening Hours

Monday 10:00 - 20:00
Tuesday 10:00 - 20:00
Wednesday 10:00 - 20:00
Thursday 10:00 - 20:00
Friday 10:00 - 20:00
Saturday 10:00 - 17:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psikolog Uğur Yeşildağ posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Psikolog Uğur Yeşildağ:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category