Psikolog Uğur Yeşildağ

Psikolog Uğur Yeşildağ Psikolog

⏳ Ruh sağlığı sorunları çoğu zaman sessiz başlar. Küçük kaygılar, hafif uykusuzluklar, ara sıra gelen umutsuzluk hisleri...
08/09/2025

⏳ Ruh sağlığı sorunları çoğu zaman sessiz başlar. Küçük kaygılar, hafif uykusuzluklar, ara sıra gelen umutsuzluk hisleri… Ama zamanında fark edilmezse, bu belirtiler koca bir dağa dönüşebilir.

🔎 Erken müdahale tam da bu yüzden hayat kurtarıcıdır. Psikiyatri literatüründe “erken müdahale penceresi” diye bir kavram vardır. Yani hastalık belirti göstermeye başladığında, ilk birkaç ay ya da yıl içinde tedaviye başlanırsa, kişinin toparlanma şansı çok daha yüksektir.

🧠 Örneğin şizofreni… İlk psikotik ataktan sonraki 2 yıl, en kritik dönemdir. Bu süre içinde tedaviye başlanırsa, hem hastalık daha hafif seyredebilir hem de sosyal yaşam ve işlevsellik daha iyi korunur.

💡 Erken müdahale sadece ilaçlarla değil; psikoterapi, psiko-eğitim ve aile desteğiyle de güçlenir. Çünkü ruhsal hastalık, sadece bireyin değil, ailesinin ve sosyal çevresinin de yaşamına dokunur.

🌍 Toplumsal damgalama da burada önemli bir engel oluşturur. “Bir şeyin yok, kafanda kuruyorsun” cümlesi belki en çok zararı veren cümledir. Halbuki kişi desteklenmeli ve “yalnız değilsin” mesajını almalıdır.

📚 Felsefeci Søren Kierkegaard şöyle der: “Umutsuzluk, ruhun hastalığıdır.” Ama unutmayalım ki umutsuzluk da tedavi edilebilir. Yeter ki erken fark edilsin ve gereken destek alınsın.

💭 Hepimiz ilişkilerde zaman zaman zorlanıyoruz, değil mi? Ama bir de işin içine duygudurum bozuklukları girdiğinde, yani...
05/09/2025

💭 Hepimiz ilişkilerde zaman zaman zorlanıyoruz, değil mi? Ama bir de işin içine duygudurum bozuklukları girdiğinde, yani depresyon, bipolar bozukluk gibi durumlar söz konusu olduğunda, ilişkiler çok daha karmaşık bir hâl alabiliyor.

🌧 Depresyondaki bir kişi, sevdiği insana yaklaşmak ister ama aynı zamanda içsel bir boşluk hissi yüzünden geri çekilebilir. Bu, partnerinde “sevilmiyorum” duygusunu tetikleyebilir. Halbuki mesele sevgisizlik değil; beynin nörokimyasal dengesiyle ilgili. Freud’un deyimiyle, “melankoli kaybın gölge gibi kişinin benliğine düşmesidir.” Bu gölge, çoğu zaman ilişkiyi de etkiler.

⚡ Bipolar bozuklukta ise inişler ve çıkışlar ilişkide dalgalı bir deniz etkisi yaratır. Mani döneminde kişi daha enerjik, coşkulu ve bazen riskli davranışlara açıkken; depresif dönemde içe kapanık ve umutsuz olabilir. Partnerin bu değişkenliği anlamlandırması kolay değildir. İşte bu noktada ilişki, karşılıklı anlayış ve sabır testine dönüşür.

🧠 Psikodinamik ekole göre, erken dönem bağlanma deneyimlerimiz de duygudurum bozukluklarıyla ilişkilenebilir. Yani çocukken yeterince güvenli bir bağ kuramadıysak, ileride hem ruhsal dalgalanmalara hem de ilişkisel çatışmalara daha yatkın olabiliriz.

🌱 Ama iyi haber şu: Psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi ve çift terapisi, hem kişinin duygudurumunu düzenlemesine hem de ilişkinin yeniden nefes almasına yardımcı olabilir.

✨ Çünkü unutmayın: “Sevgi, sadece duygularla değil, bazen bilinçli bir çabayla da var olur.”

🌍 Hepimiz farklı kişilik özelliklerine sahibiz. Bu çeşitlilik insanı zenginleştirir. Ama bazı durumlarda kişilik örüntül...
29/08/2025

🌍 Hepimiz farklı kişilik özelliklerine sahibiz. Bu çeşitlilik insanı zenginleştirir. Ama bazı durumlarda kişilik örüntüleri çok katı ve esnek olmayan bir hale geldiğinde, günlük yaşamda zorluklara yol açabilir. İşte bu noktada “kişilik bozuklukları” devreye girer.

🧩 Kişilik bozuklukları, bireyin düşünme, hissetme ve davranma biçimlerinde kalıcı örüntüler oluşturur. Mesela narsistik kişilik bozukluğu olan biri, günlük ilişkilerinde sürekli onay ve hayranlık bekleyebilir. Sınır (borderline) kişilik bozukluğu yaşayan bir kişi, bir gün sizi göklere çıkarıp ertesi gün sizi yok sayabilir.

💬 Bu durum iş hayatından özel ilişkilere kadar her alana yansır. Çünkü kişi kendisini ve diğerlerini algılama biçiminde esneklik geliştiremez. Freud’un dediği gibi, “Benlik çatışmaları çözülemediğinde” kişi dış dünyayla uyum sağlamakta zorlanır.

⚖️ Günlük yaşamda bu durum; işte çatışmalar, ilişkilerde kırılganlık, sosyal çevrede yalnızlık gibi sonuçlara yol açabilir. Ancak terapi, bu örüntüleri fark etme ve daha işlevsel yollar geliştirme konusunda oldukça etkilidir. Özellikle psikodinamik terapi ve şema terapisi, kişilik bozukluklarının kök nedenlerini anlamada önemli yaklaşımlardır.

✨ Unutmayın: Kişilik bozukluğu, “kişinin kimliği” değildir; sadece onun bir kısmıdır ve doğru destekle dönüşebilir.

Kalbiniz birden hızla çarpmaya başladığında “Acaba kalp krizi mi geçiriyorum?” diye düşündünüz mü? İşte panik bozukluğu ...
25/08/2025

Kalbiniz birden hızla çarpmaya başladığında “Acaba kalp krizi mi geçiriyorum?” diye düşündünüz mü? İşte panik bozukluğu yaşayan birçok kişinin ortak endişesi tam da budur.

🌀 Panik atak sırasında kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, baş dönmesi gibi belirtiler ortaya çıkar. Kişi bu durumu “ölümcül bir olay” gibi algılar. Halbuki atak, ortalama 10-20 dakika sürer ve fizyolojik olarak kalıcı bir hasar bırakmaz.

🧠 Bilişsel davranışçı terapi bu durumu şöyle açıklar: Panik bozuklukta kişi bedensel belirtileri felaketleştirerek yorumlar. Yani kalbin hızlı atması “tehlike” sinyali gibi algılanır. Oysa kalp çarpıntısı, bazen stres, fazla kafein veya fizyolojik efor gibi tamamen normal nedenlerle de olabilir.

🔬 Burada en kritik nokta, panik bozukluğun “psikolojik kaynaklı” olmasıdır. Kardiyolojik tetkikler normal çıktığında, çarpıntıların altında çoğunlukla kaygı yatmaktadır. Dolayısıyla panik bozukluğu kalp hastalığından ayırmanın yolu; belirtilerin süresi, sıklığı, eşlik eden düşünceler ve tetikleyici faktörlere bakmaktır.

💡 Yani: Kalp çarpıntısı tek başına her zaman kalp hastalığı demek değildir. Ama panik bozukluk, bedensel tepkileri yanlış yorumladığımızda devreye girer.

✨ İbn-i Sina’nın dediği gibi: “Ruhsal hastalıkların tedavisi, onları bilmekle başlar.” Fark etmek, tedavinin ilk adımıdır.

Bazen aşk dediğin o büyülü his, aslında çocuklukta yaşadığın yaraların bir yankısı olabilir. Evet, kulağa biraz garip ge...
21/07/2025

Bazen aşk dediğin o büyülü his, aslında çocuklukta yaşadığın yaraların bir yankısı olabilir. Evet, kulağa biraz garip geliyor ama bağlanma teorisi tam da burada devreye giriyor.

🧸 John Bowlby ve Mary Ainsworth’un çalışmalarına göre, çocukken güvenli bağlanma deneyimi yaşamayan biri, büyüyünce sevgi ilişkilerinde bu eksikliği telafi etmeye çalışır. Yani, aslında karşındaki kişide değil, kendi içinde bir boşluğu doldurmaya çalışıyorsun.

🌪️ Bu, özellikle “kurtarıcı” ya da “bağımlı” ilişki döngülerinde sık görülür. Duygusal yaralarını iyileştirmeden aşka koşmak, bazen aynı acıyı yeniden yaşamak demektir.

🧩 Freud’un da dediği gibi, bilinçdışı çocukluk deneyimlerimiz yetişkin ilişkilerimizi derinden etkiler. Bu yüzden bazen “aşk” dediğin his, aslında eski bir yarayı kapatma çabası olabilir.

🌿 Ama burada pes etmek yok! Bilinçli farkındalık ve terapiyle bu döngüleri kırabilirsin. Kendi değerinle barışınca, gerçek ve sağlıklı aşk kendiliğinden gelir.

📚 “Kendini sevmeden başkasını sevemezsin” derler ya, işte tam da bu yüzden önce kendi çocukluk yaralarını iyileştirmek gerek.

🌞 Kendine bu şefkati göstermeye cesaret et, aşkın en saf halini yaşaman mümkün.

🌫️ Bazen dışarıdan her şey mükemmel görünür; işler yolundadır, hayat düzenlidir ama içimizde tarifsiz bir boşluk hissi v...
18/07/2025

🌫️ Bazen dışarıdan her şey mükemmel görünür; işler yolundadır, hayat düzenlidir ama içimizde tarifsiz bir boşluk hissi vardır. Bu duygu psikolojide “varoluşsal boşluk” ya da “anlam krizinin” belirtisi olabilir.

🧩 Viktor Frankl’ın sözleriyle, “İnsanın en büyük arzusu, hayatına anlam katmaktır.” İşte bu boşluk, anlam eksikliğinin bir yansımasıdır.

💔 Bu duygu, depresyon ya da anksiyete gibi tanımlanmasa da insanı derinden etkiler, motivasyonunu azaltır.

🌿 Profesyonel yaklaşımı ise kişinin kendi değerlerini, tutkularını ve hayat amacını yeniden keşfetmesidir. “Pozitif psikoloji” bu noktada umut ışığıdır; küçük mutlulukları fark etmek ve kendini keşfetmek iyileştirici olur.

📚 Jean-Paul Sartre “Varoluş özden önce gelir” demiştir; yani anlamı biz yaratırız. Bu boşluk, aslında yeni bir başlangıç çağrısıdır.

✨ Bu süreci tek başına göğüslemeye çalışma; destek almak, dostlarla konuşmak, kendine zaman tanımak iyileştirici.

💡 Boşluk hissi aslında büyümenin, değişimin, kendini yeniden inşa etmenin habercisi olabilir. Onu korkulacak bir düşman değil, gelişim için fırsat gör.

🌈 Hayatın tüm renklerini yaşarken, bazen boşluk da lazım olur; çünkü orada yeni bir hayat filizlenir.

⚔️ İçimizde bir savaş alanı varmış gibi hissetmek… Duygularla mantığın çarpışması, psikolojide klasik bir mesele! Willia...
04/07/2025

⚔️ İçimizde bir savaş alanı varmış gibi hissetmek… Duygularla mantığın çarpışması, psikolojide klasik bir mesele! William James’in dediği gibi, “Duygularımız bizi ele geçirir, ama akıl onları yönlendirmelidir.”

🤔 Mesela aşkla mantık arasındaki çatışmayı düşün; kalbin istekleri ve beynin planları bazen uçurum kadar fark eder.

🧘‍♂️ Bu tür çatışmalarda önemli olan, her iki tarafı da dinlemek ve anlamak. Duyguların bize ne söylediğini duymazdan gelmek, uzun vadede huzursuzluk yaratır.

🧩 “Bilişsel-davranışçı terapi” ekolü, bu noktada devreye girer ve sana mantığını kullanarak duygularını nasıl yönetebileceğin konusunda somut stratejiler sunar.

🌬️ Derin nefes almak, farkındalık meditasyonu yapmak, anı yaşamak da içsel savaşı yumuşatır, çünkü zihnini sakinleştirir.

📖 Viktor Frankl’ın “İnsanın Anlam Arayışı” kitabında dediği gibi, “Hayatın anlamı, hangi koşullarda olursak olalım, kendimizi gerçekleştirmek.” Mantık ve duyguyu bir araya getirerek daha anlamlı seçimler yapabilirsin.

🛤️ Yollar karışabilir ama içsel çatışmanın amacı bizi daha bütün yapmaktır. Onu düşman değil, rehber olarak gör!

💬 Ve en önemlisi, bu savaşta yalnız değilsin; paylaşmak, destek almak büyük fark yaratır.

🧠 Kimlik dediğimiz şey, aslında hayat yolculuğumuzun pusulası. Ama bazen o pusula şaşar, yönümüzü kaybederiz. Bu, psikol...
01/07/2025

🧠 Kimlik dediğimiz şey, aslında hayat yolculuğumuzun pusulası. Ama bazen o pusula şaşar, yönümüzü kaybederiz. Bu, psikolojide “kimlik krizi” olarak adlandırılır ve Erik Erikson gibi gelişim psikologları, hayatın belirli dönemlerinde kimlik arayışının kaçınılmaz olduğunu söyler.

🌪️ Özellikle büyük değişimler, travmalar ya da hayatın belirsizlikleri bizi “Ben kimim?” sorusunun içine sürükler. Bu kayıp, öylesine derindir ki bazen kendimizi tanıyamaz, varlığımızdan kopar gibi hissederiz.

🧩 Carl Rogers’ın “koşulsuz olumlama” yaklaşımı burada devreye girer; çünkü sağlıklı bir kimlik için önce kendimizi yargılamadan, olduğu gibi kabul etmemiz gerekir.

🌿 Bu süreçte günlük tutmak, terapi desteği almak ya da sanatla uğraşmak kendi iç dünyanı keşfetmen için harika araçlardır.

📚 Felsefeden de destek alabiliriz; Nietzsche der ki, “Kendini aşan kişi özgürdür.” Yani kimlik krizini aşmak, kendini yeniden keşfetmekle mümkün.

🤝 Sosyal bağlar da çok önemli; çevrendeki insanların sana verdiği geri bildirimler, aynada kendini görmene yardımcı olur.

💡 En güzel haber şu ki, kimlik krizleri geçicidir ve bu krizler olmadan gelişim olmaz. Kendine zaman tanı, yolculuğun tadını çıkar.

•‘kalbin temizse hikayenin sonunda zarlar mutlaka hep 6 gelir’
18/06/2025


‘kalbin temizse hikayenin sonunda zarlar mutlaka hep 6 gelir’




💭 Kendini sevmek, aslında sağlıklı bir özsaygının göstergesidir ve narsisizmle karıştırılmamalıdır. Kendini sevme, kişin...
20/05/2025

💭 Kendini sevmek, aslında sağlıklı bir özsaygının göstergesidir ve narsisizmle karıştırılmamalıdır. Kendini sevme, kişinin kendisine değer vermesi, sağlıklı bir özsaygı geliştirmesi anlamına gelir. Narsisizm ise aşırı bir özsevgi ve başkalarını küçümseme durumudur. Kendini sevme, kişisel bir ihtiyaca dayanırken, narsisizm, diğerlerinin ihtiyaçlarına ve duygularına duyarsızlaşmakla ilgilidir.

💡 Kendini sevmenin, narsisizmle hiçbir ilgisi yoktur; tam aksine, özsaygı ve sağlıklı bir özdeğer geliştirme, başkalarıyla olan ilişkilerde daha dengeli ve sağlıklı olmamıza yardımcı olur. Bu konuda yapılan araştırmalar, özsaygı eksikliğinin, depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunlara yol açabileceğini, oysa sağlıklı özsevgisinin, bireylerin ruhsal iyilik halleriyle doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir.

🌱 Kendini sevmek, öz şefkati de içerir. Yani, bazen kendimize karşı nazik olmak, hata yapmamız durumunda kendimize hoşgörüyle yaklaşmak, narsisizmden çok, kişisel gelişimimizin bir parçasıdır.

✨Kendini sevmenin narsisizmle karıştırılmaması gerekir. Kendini sevmek bir ihtiyaçtır ve sağlıklı bir yaşam için gereklidir.

🧠 Duyguları bastırmak, kısa vadede koruyucu bir strateji gibi görünse de, uzun vadede zihinsel ve duygusal sağlığımıza z...
12/05/2025

🧠 Duyguları bastırmak, kısa vadede koruyucu bir strateji gibi görünse de, uzun vadede zihinsel ve duygusal sağlığımıza zarar verebilir. Bu konuda yapılan birçok psikolojik araştırma, duygularımızı bastırmanın, duygusal dayanıklılığımızı zayıflattığını ve birikmiş duygusal yüklerin sonunda daha büyük bir travmaya yol açabileceğini gösteriyor. Bastırılmış duygular, zamanla vücutta fiziksel hastalıklar veya ruhsal bozukluklar şeklinde kendini gösterebilir.

😟 Bastırılmış duyguların oluşturduğu gerilim, içsel çatışmalara ve hatta depresyon gibi duygusal bozukluklara yol açabilir. Dr. John Sarno'nun çalışmalarında bu tür bastırılmış duyguların, bedensel ağrılara (özellikle sırt ve baş ağrılarına) neden olabileceği gösterilmiştir. O yüzden "duygularınızı yaşamak" demek, sadece duygusal değil, fiziksel sağlığımızı da korumak anlamına gelir.

💡 Bastırmanın yerine, duyguları kabul etmek ve onlarla sağlıklı bir şekilde yüzleşmek gerekir. Bu, kişinin kendini anlaması, duygusal zekasını artırması ve duygusal iyileşme sürecinde büyük bir adımdır. Duygularımızı bastırmak, bir tür kaçış olabilirken, onları kabul etmek, bizi daha özgür kılar.

✨ Sonuç olarak, duygularınızı bastırmak, geçici bir rahatlama sağlayabilir ancak uzun vadede sizi kendinizden uzaklaştırır. Onları kabul etmek, duygusal olarak daha sağlıklı bir birey olmanıza katkı sağlar.

sunshine✨
28/04/2025

sunshine✨





Address

Muhsin Yazıcıoğlu Boulevard İstiklal Caddesi Kalender Sk. Royal Blue Business Center 25A , Serdivan/Sakarya
Serdivan
54050

Opening Hours

Monday 10:00 - 20:00
Tuesday 10:00 - 20:00
Wednesday 10:00 - 20:00
Thursday 10:00 - 20:00
Friday 10:00 - 20:00
Saturday 10:00 - 17:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psikolog Uğur Yeşildağ posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Psikolog Uğur Yeşildağ:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category