
25/09/2025
Çoğu aile çocuklarına “konuşmayı” öğretmek için iyi niyetli bir yaklaşım ile bolca soruya başvurur. Hatta çoğu uzman gecikmiş dil konuşması olan çocuklar için “Söylemeden vermeyin.” önerisinde bulunur. Aslında bu yaklaşım ve tavsiyenin çocuğun duygularını ve en önemlisi anne-babası ile arasındaki ilişkiyi ne kadar yıprattığına çokça kez şahit oluyoruz.
⚠️ Araştırmalara göre insanlar arası iletişimde: %7 oranında kelimeler, %38 oranında ses tonu, %55 oranında ise jest ve mimikler rol oynuyor. Aynı zamanda büyük çoğunlukla insanların alıcı dili (anladıkları) ifade edici dillerine göre daha gelişmiş olduğunu da biliyoruz.
Şimdi tüm bu bilgiler göz önünde bulunduralım ve çocuğunuz o konuşsun diye sizin birçok kez sorduğunuz “Bu ne?” sorunuza öfke patlaması ile karşılık vermesini ya da kayıtsız kalmasını tekrar düşünelim. Çocuğunuz ses tonunuzdan, jest-mimiğinizden ya da kelimelerinizde onu sınadığınızı çoktan anladı bile. Ne demiştik anladıklarımız ifade ettiklerimizden çok daha fazlaydı.
🌊 Unutmayın, çocuklar bilgi ile doldurulması gereken bir havuz değildir. Sürekli ve sadece sorular ile dil öğretilmez. Dil edinilen bir beceridir.
Peki ne yapmalısınız?
🎯 Çocuğunuzun yaptıklarına dahil olun, ilgisini takip edin ve yaptıklarını yorumlayın. Cevap beklemeden, sınamadan sadece etkileşime önem vererek yapın bunu. Kelimeleri tekrarlatmayın, soru bombardımanına tutmayın. Bunu da en etkili oyunda yaparsınız. Neden mi?
🎓 “Bilim insanları beyinde yeni bir sinaps oluşturmak için yaklaşık 400 tekrar gerekirken, oyunla 10-20 arası tekrarın yeterli olduğunu belirlemiştir.”
🐻 Çocuğunuzun keyif aldığı, kurallarını onun belirlediği, sizin sadece ona eşlik ettiğiniz oyun esnasında:
• “Bu ne?” yerine “İneğe bak!”
• “Bu hangi renk?” yerine “Kırmızı top”
• “Ne yapıyorsun?” yerine “Minderden atlıyorsun”
Soru sormak yerine yorumlamayı deneyin.