19/11/2025
İnsanın ruhsal yaralanmaları, çoğu zaman dışarıdan fark edilmeyen fakat sinir sistemi düzeyinde güçlü etkiler bırakan deneyimlerdir. Kayıp, kırılma, travma ya da duygusal ihmal… Her biri beynin tehdit algı merkezlerini harekete geçirir ve organizmayı “korunma moduna” geçirir. Böyle dönemlerde bireyin duyduğu sözler değil, algıladığı güven iyileştiricidir.İnsanın iç dünyasında açılan yaralar, çoğu zaman dışarıdan görünmez. Kanamazlar, kabuk bağlamazlar; ama derinlerde sızlamaya devam ederler. Böyle anlarda söylenen teselli sözleri çoğu zaman birer “yara bandı” gibi yapıştırılır üzerimize: İnce, geçici, yüzeysel… Oysa içimizde kanayan yerler, sözle değil, eşlikle iyileşir. Psikolojide duygusal eşlik, acıyı çözmeyi değil; acı çekenin yanında durmayı ifade eder. İnsan, zor bir deneyimin içinden geçerken, en çok çözüm değil şahitlik ister. Birinin onu “duyması”, “görmesi”, “orada olması” bile iyileştirici bir güç taşır. Çünkü acı, paylaşıldığında azalmasa bile çekilebilir hâle gelir. Hayali yara bantları da tam burada devreye girer. Bazen bir bakış, bir omuz, bir sessizlik… Her biri görünmeyen yaraların üzerine konulan görünmez bandajlar gibidir. Konuşmak yerine yanında oturan biri, akıl vermek yerine sessizce dinleyen biri, “geçer” demek yerine “buradayım” diyen biri… İnsanın en çok ihtiyaç duyduğu şey tam da budur.