
05/09/2025
🧸 Bağlanmak insanın temel ihtiyacıdır. John Bowlby’nin bağlanma teorisine göre, sağlıklı bağlanma, bireyin dünyayı güvenli bir yer olarak algılamasını sağlar. Bu bağlanma, karşılıklı sevgi, saygı ve destekle beslenir.
🚧 Ama burada ince bir çizgi var: Bağımlılık! Bağımlı ilişkiler, karşılıklı dengenin bozulduğu, bireyin kendi kimliğini ve özgürlüğünü yitirdiği ilişkilerdir. Bağımlı kişi, partnerinden sürekli onay, sevgi ya da kontrol talep eder. Bu durum, kendi özgüven eksikliğinden ve erken yaşta gelişen bağlanma problemlerinden kaynaklanabilir.
⚖️ Eric Berne’nin Transaksiyonel Analiz (TA) kuramı bu farkı çok güzel ortaya koyar: Sağlıklı ilişki “yetişkin-yetişkin” iletişimiyle gerçekleşirken, bağımlılık çoğu zaman “çocuk-ebeveyn” dinamiğine dönüşür. Bu da kişide sürekli onay arama, aşırı kontrolcü davranışlar ve korkular yaratır.
🌟 Bağlanmak, güven ve özgürlükle beslenen, bireyin kendini tam ifade edebildiği bir alan yaratır. Bağımlılık ise kaygı, kontrol ve sınır ihlalleriyle doludur.
📚 Harriet Lerner’in “The Dance of Intimacy” kitabında da dediği gibi: “Sağlıklı bağlanma, iki insanın birbirine güvenip aynı zamanda kendi bireysel alanlarını koruduğu bir dengedir.”
💡 Bu yüzden öncelikle kendi iç dünyana dönmeli, özgüvenini ve kendi değerini sağlamlaştırmalısın. Bu süreç bazen terapi ile desteklenebilir. Unutma, gerçek sevgi kendine de saygı duymakla başlar.