Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi

Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi'nin Resmi Sayfasıdır.

Randevu Almak İçin https://bit.ly/30fKqJv




Tahlil Sonuçlarınız İçin https://bit.ly/3ls8z7Q

Hastanemiz Genel Cerrahi Kliniğinden Doç. Dr. Mehmet Arif USTA'dan Uluslararası BaşarıGenel Cerrahi Kliniğimizden Doç. D...
30/09/2025

Hastanemiz Genel Cerrahi Kliniğinden Doç. Dr. Mehmet Arif USTA'dan Uluslararası Başarı

Genel Cerrahi Kliniğimizden Doç. Dr. Mehmet Arif USTA, European Board of Surgery (Avrupa Cerrahi Kurulu) ve Union Européenne des Médecins Spécialistes (Avrupa Tıp Uzmanları Birliği) tarafından 12-13 Eylül 2025 tarihlerinde gerçekleştirilen yeterlilik sınavında gösterdiği başarıyla Avrupa Cerrahi Kurulu – Koloproktoloji Yeterlilik Belgesi (FEBS-C) almaya hak kazanmıştır.

Kolorektal cerrahi alanında çok önemli olan bu belgeyi alması dolayısıyla hekimimizi tebrik ediyor başarılarının devamını diliyoruz

Öğrencilerimizden TEKNOFEST 2025’te Büyük Başarı Öğrencilerimizden oluşan KaraTE-Team Takımı, TEKNOFEST 2025’te önemli b...
25/09/2025

Öğrencilerimizden TEKNOFEST 2025’te Büyük Başarı

Öğrencilerimizden oluşan KaraTE-Team Takımı, TEKNOFEST 2025’te önemli bir başarıya imza attı.
Biyoteknoloji Doktora Programı öğrencisi Dr. Hasan Sadık MAYDA’nın kaptanlığını üstlendiği; Elektrik-Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı öğrencisi Oğuzhan ÇAKMAK’ın yer aldığı ve Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Bilge DELİBALTA’nın Danışman olarak yer aldığı ekip, "Eğitim Teknolojileri Kategorisi/Geleceğin Teknolojileri" başlığı, "Sağlık" alanında Türkiye 1’incisi, Genel Kategori'de ise Türkiye 2’ncisi oldu.
Üniversitemize bu gururu yaşatan KaraTE-TEAM Takımımızı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

KTÜ Simülasyon Merkezi, Doktor Adaylarına Acil Vaka Deneyimi de KazandırıyorTrabzon’daki "İyi Hekimlik Uygulamaları ve S...
19/09/2025

KTÜ Simülasyon Merkezi, Doktor Adaylarına Acil Vaka Deneyimi de Kazandırıyor

Trabzon’daki "İyi Hekimlik Uygulamaları ve Simülasyon Merkezi" acil hasta vakaları üzerinden doktor adaylarının bilgi ve tecrübelerini geliştiriyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) bünyesindeki merkezde, doktor adaylarına yönelik teorik eğitimin yanı sıra uygulamalı vaka simülasyon eğitimleri veriyor.

Tansiyon ve kalp ritmi alınan, ağlama gibi tepkiler veren maketler üzerinde çalışan öğrenciler, simülasyon teknolojisiyle hem tedavi yöntemlerini uygulamalı öğreniyor hem de mesleki deneyim kazanıyor. Acil vakalara müdahale becerilerini simülasyonla geliştiren öğrenciler, bu sayede mesleğe daha donanımlı ve deneyimli şekilde adım atmış oluyor.

KTÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulkadir Gündüz, AA muhabirine, merkezin 2017'de kurulduğunu söyledi. Kurulduğu günden itibaren merkezde sağlıkçıların eğitim aldığını aktaran Gündüz, Türkiye'nin yanı sıra Rusya, Avrupa ve Kafkaslar'dan gelen profesörler dahil her alandan sağlıkçılara eğitim verildiğini kaydetti.

Gündüz, simülasyon merkezlerinin öğrencilerin geleceğe hazırlanması için önemli olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Simülasyona dayalı eğitim modern tıp eğitiminin artık bir parçası. Üniversitemiz de dünyada var olan en ileri tıp eğitimi yöntemlerinden geri kalmamak için bu merkezi kurdu. Merkez 2017 yılından itibaren çalışıyor ve şimdiye kadar 15 binin üzerinde sağlık personelini eğittik. Bu eğitimlerden de çok ciddi verim sağlıyoruz. Öğrencilerimizin bu tür eğitimleri almış olması onlara çok ciddi avantajlar sağlıyor."

"Geleceğin hekimleri çok zor olan vakaları burada deneyimleme fırsatı buluyor"

Merkezin Müdürü Doç. Dr. Ahmet Kağan Özkaya da doktor adaylarının mesleki deneyim kazanmaları açısından bu tür eğitimlerin önemli olduğunu ifade etti. İyi Hekimlik Uygulamaları ve Simülasyon Merkezi'ndeki eğitimlere dikkati çeken Özkaya, "Geleceğin hekimleri bugün belki gerçek hayatta göremeyecekleri veya çok zor olan vakaları burada deneyimleme fırsatı buluyor." dedi.

Özkaya, simülasyonun Türkiye'de yakın zamanda tanınan önemli bir kavram olduğunu belirterek, "Öğrenciler mezun olmadan önce burada birçok şey deneyimleme fırsatı bulup, güvenli bir alanda eğitim alıyorlar. Mezun oldukları zaman da bunları uygulama fırsatını buluyorlar." diye konuştu.

Öğrencilere yönelik bu yıl "KTÜ Tıbbi Simülasyon Turnuvası"nı düzenlediklerini de anlatan Özkaya, "Bundan sonraki dönemde de simülasyon turnuvasını devam ettirmek, bu etkinliği ulusal düzeye çıkartıp ülkemizdeki tüm öğrencilerle gerçekleştirmek istiyoruz." ifadesini kullandı.

"Bizim için ileriye hazırlık oluyor"

Öğrencilerden Deha Yaman ise eğitimlerin eğlenceli geçtiğini, kendisi için güzel bir deneyim olduğunu kaydetti. Maketlerin çok gerçekçi olduğunu belirten Yaman, "İnşallah bizim için güzel olacak. Şu an eğitimlerimizi alıyoruz. Bizim için ileriye hazırlık oluyor." dedi.

Tuğçe Kadı da mezun olmadan önce böyle bir şans elde ettiği için mutlu olduğunu vurgulayarak, "Bu yılın sonunda mezun olacağım ve pratisyen hekim olacağım. O yüzden bu simülasyon eğitimleri bize deneyim kazandırıyor." diye konuştu.

Teorik eğitimle pratik eğitimin farklı olduğuna dikkati çeken Metehan Ayaz ise eğitimin deneyim olarak kendilerine ileride çok katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.

Dokuz Ay Sonra Tekrar Konuştu! İlk Sözü: “Allah’ım Sana Şükürler Olsun”Trabzon’da yaşayan Muhammet İsaoğlu (40), 9 ay ön...
12/09/2025

Dokuz Ay Sonra Tekrar Konuştu! İlk Sözü: “Allah’ım Sana Şükürler Olsun”

Trabzon’da yaşayan Muhammet İsaoğlu (40), 9 ay önce iş yerinde çalışırken beyin kanaması geçirdi. Sağ tarafı felç kalan ve konuşma yetisini kaybeden İsaoğlu, 5 saat süren soluk borusu ameliyatı ile konuşmaya başladı. İsaoğlu’nun ilk sözü ise, “Allah’ım sana şükürler olsun” oldu.

Evli ve 2 çocuk babası Muhammet İsaoğlu, geçtiğimiz aralık ayında iş yerinde çalışırken aniden fenalaştı. Hastaneye kaldırılan İsaoğlu'nun yapılan tetkikler sonucunda yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması geçirdiği tespit edildi. Bu nedenle sağ tarafı felç kalan İsaoğlu'nun yaşadığı solunum sıkıntısı nedeniyle boğazı delinerek trakeostomi takılıp, cihaza bağlanarak solumun verildi. 3 ay yoğun bakımda 1 ayda palyatif servisinde fizik tedavi alan İsaoğlu, bu süreçte konuşma yetisini de kaybetti. Yapılan tetkiklerde soluk borusunda uzun bir daralma oluştuğu, tamamen kapandığı ve trakeostomi tarafında ise geniş bir alanda bozukluk olması nedeniyle konuşamadığı belirlendi.

KTÜ Farabi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Celal Tekinbaş ve ekibi tarafından ameliyat kararı alındı. İsaoğlu, 5 saatlik süren operasyonda boğazındaki daralan alan çıkarıldı, geniş olan alan ise birbirine dikildi.Hastanenin Göğüs Cerrahisi Ameliyat sonrası sağlığına kavuşan Muhammet İsaoğlu, "9 ay önce beyin kanaması geçirdim. Yoğun bakım ve başka servislerde tedavi gördüm. Doktorların bende umudu kalmamıştı. Konuşamıyor, yürüyemiyordum.3 gün önce boğazımdan ameliyat oldum. Kendime gelince konuşmaya başladım. İlk kelimem ise" Allahım sana şükürler olsun, yeniden hayata dündüm, aileme kavuştum" oldu.
Eşi Ayşegül İsaoğlu ise, "Eşim beyin kanaması geçirdiği ilk zamanlarda doktorlar umutlu değildi. Muhammet dirayetini, gücünü hiç ama hiç kaybetmedi. Yürüyemiyor ve konuşamıyordu. 9 ay sessiz kaldı. En son yapılan başarılı ameliyatla eşim hayata yeniden döndü. Allahım onu bize bağışladı. İlk kelimesi ise "Allaha şükürler olsun, aileme kavuştum oldu" ifadelerini kullandı.

Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Celal Tekinbaş ise, hastamız 9 ay önce beyin kanamsı nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve solunum cihazına bağlandı. Çok uzun süre solunum cihazına bağlı olarak makine desteğiyle hayata tutunan hastamızın soluk borusundan dışarıya bir delik açılarak solunum cihazı bu delikten akciğerlerine hava verdi. Bu işlem uzun süre devam ettiğinden soluk borusunun yaklaşık 5 santimetrelik bir kısmında kalıcı hasar ve ileri derece de darlık oluştu. Bizler yaklaşık 5 saat süren operasyonla nefes borusunun dar olan kısmını etraftaki sinir, damar ve diğer önemli oluşumlara zarar vermeden çıkardık. Kalan kısmı uc uca birbirine diktik. Artık hastamız ağzından nefes alıyor ve konuşabiliyor. Hastamızı taburcu etmeyi planlıyoruz" dedi.

05/09/2025

KTÜ'DE TÜMÖR SINIRLARINI ANLIK BELİRLEYEN RADYASYON DEDEKTÖRÜ GELİŞTİRİLDİ

Proje, ameliyathanelerde tümör sınırlarını anlık ve daha net belirlemeyi hedefliyor. Net sinyal ve düşük gürültü özelliği sayesinde cerrahları daha güvenli şekilde yönlendirecek olan cihaz, tümör sınırlarının net olarak belirlenmesine imkân tanıyor. Yerli üretim cihaz tamamlandığında, tıp alanında dışa bağımlılığın azalması hedefleniyor.

Cihaz, Cerrahi Gama Probu ve foton pusulası olarak adlandırılan parçalarıyla operasyonlarda aktif olarak kullanılıyor. Cerrahlar, tümörlerin alınması sırasında cihazdan elde edilen sayısal veriler ve ses sinyalleri sayesinde kitlenin yoğunluğunu ve sınırlarını daha doğru şekilde tespit edebiliyor. Bu sayede operasyonların hassasiyeti ve başarı oranı artırılıyor.

Proje, çok-disiplinli bir araştırmacı kadrosu tarafından yürütülüyor: Prof. Dr. Tuncay Bayram’ın yürütücülüğünde Prof. Dr. Bircan Sönmez (KTÜ), Prof. Dr. Tevfik Küçükömeroğlu (KTÜ), Prof. Dr. İsmail Hakkı Çavdar (KTÜ), Dr. Öğr. Üyesi İsmail Kurtoğlu (FBÜ) ve Doç. Dr. Zeynep Hasırcı Tuğcu (KTÜ) projede yer alıyor. Fizik, tıp ve mühendislik bölümlerinden akademisyenlerin katkı sağladığı proje, TÜSEB B Grubu Proje Destek Programı ile destekleniyor ve özellikle meme kanseri başta olmak üzere elle hissedilemeyen küçük tümörlerin operasyon sırasında lokalizasyonunda kullanılabiliyor.

Meme Kanserinde Bütüncül Yaklaşım Hayati Önem TaşıyorKaradeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim ...
03/09/2025

Meme Kanserinde Bütüncül Yaklaşım Hayati Önem Taşıyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Uluşahin, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirterek, erken tanı ve multidisipliner yaklaşım sayesinde hastalığın büyük oranda kontrol altına alınabildiğini söyledi.
Uluşahin, her yıl dünyada yaklaşık 2,3 milyon, Türkiye’de ise 25-30 bin yeni vakanın görüldüğünü aktararak, “Erken evrede yakalanan olgularda iyileşme oranı yüzde 90’ların üzerine çıkıyor. Bu başarıda en önemli pay, bütüncül yani multidisipliner yaklaşıma ait.” dedi.

“Tedavi bir ekip işidir”
Meme kanseri tedavisinde tek bir branşın çabasının yeterli olmadığını vurgulayan Uluşahin, şunları kaydetti:
“Cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, plastik cerrah, radyolog, patolog, genetik danışmanlık ve psikososyal destek birimleri zincirin halkaları gibidir. Bu ekipler ‘tümör konseyleri’ adı verilen toplantılarda bir araya gelerek her hastayı bireysel özelliklerine göre değerlendirir ve en uygun tedavi planını oluşturur. Böylece hasta gereksiz tedavilerden korunur, doğru zamanda doğru yöntemle şifa bulma şansını artırır.”

Ameliyat öncesi ilaç tedavisi umut veriyor
Uluşahin, son yıllarda bazı hastalarda ameliyat öncesi ilaç tedavisinin (neoadjuvan tedavi) yaygın olarak kullanılmaya başlandığını belirtti.
“Bu yöntem tümörü küçülterek meme koruyucu cerrahiye imkân tanıyor. Lenf bezlerindeki hastalığı geriletebiliyor ve tümörün ilaçlara verdiği yanıtı gözlemlememizi sağlıyor. Özellikle üçlü negatif ve HER2 pozitif meme kanserlerinde oldukça etkili sonuçlar alıyoruz. Bazı hastalarda tümör tamamen ortadan kalkabiliyor, bu da cerrahi süreci kolaylaştırırken uzun dönem yaşam süresine de olumlu katkı yapıyor.” ifadelerini kullandı.

Cerrahi yöntemler kişiye göre belirleniyor
Meme kanseri tedavisinde cerrahinin, pek çok hastada tedavi sürecinin merkezinde yer aldığını ifade eden Uluşahin, şunları kaydetti:
“Bugün artık her hasta için tek tip ameliyat söz konusu değil. Mastektomi, meme koruyucu cerrahi, onkoplastik cerrahi gibi seçenekler var. Onkoplastik cerrahi hem kanserli dokuyu güvenle çıkarmamıza hem de estetik açıdan memeyi yeniden şekillendirmemize imkân tanıyor. Onkoplastik cerrahide tümörün yeri ve boyutu, memenin hacmi, hastanın genel sağlık durumu ve beklentileri göz önünde bulundurularak çok sayıda farklı teknik kullanabiliyoruz. Kimi zaman sağlıklı dokular kaydırılarak boşluk kapatılıyor, kimi zaman ise redüksiyon mamoplasti benzeri yöntemlerle memeyi küçültülüp şekillendiriyoruz. Ar**la veya meme başını tutan tümörlerde bu bölgeleri yeniden oluşturulabiliyor, gerekirse diğer memeye de müdahale edilerek simetri sağlanıyor. Böylece hasta hem sağlığına kavuşuyor hem de beden algısını koruyabiliyor. Koltuk altı cerrahisinde de sentinel lenf nodu biyopsisi ve aksiller diseksiyon gibi farklı yöntemler uyguluyoruz. Amacımız hem hastalığı kontrol altına almak hem de hastanın yaşam kalitesini mümkün olduğunca yüksek tutmak oluyor.”

Ameliyat sonrası süreç devam ediyor
Uluşahin, cerrahi sonrasında da tedavilerin sürdüğüne dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
“Radyoterapi, özellikle meme koruyucu cerrahi sonrası standarttır. Mastektomi sonrası ise belirli risk gruplarında uygulanır. Kemoterapi ve hedefe yönelik ilaçlar, tümörün biyolojik özelliklerine göre seçilir. Hormon reseptörü pozitif tümörlerde ise uzun süreli hormon tedavisi veriyoruz. Ayrıca hastaların düzenli takiplerle kontrol edilmesi, olası nükslerin erken yakalanmasında kritik öneme sahiptir.”

“Psikolojik ve sosyal destek de tedavinin parçası”
Meme kanseri tedavisinin yalnızca tıbbi bir süreç olmadığını vurgulayan Uluşahin, “Psikolojik destek, beslenme danışmanlığı ve aile desteği hastaların motivasyonunu artırıyor. Bizim amacımız sadece hastalığı tedavi etmek değil; hastaların bu süreci en az sıkıntıyla atlatmasını sağlamak. Multidisipliner ekip çalışması sayesinde hem yaşam süresi uzuyor hem de yaşam kalitesi yükseliyor.” diye konuştu.

30/08/2025

Milli birlik ve beraberliğimizi güçlendiren, bağımsızlığını yaşamak isteyen birçok ulusa yol gösteren “30 Ağustos Zafer Bayramı”nın 103. yıl dönümü kutlu olsun! 🇹🇷

🇹🇷

Hasat Döneminde Çocuklarda Nefes Borusuna Fındık Kaçma Riski ArtıyorKaradeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sa...
28/08/2025

Hasat Döneminde Çocuklarda Nefes Borusuna Fındık Kaçma Riski Artıyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Çocuk Acil Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Türe, fındığın hasat sezonunda yabancı cisim aspirasyonuyla daha sık karşılaştıklarını söyledi.
Özellikle 1-3 yaş grubunda çiğneme ve yutma koordinasyonunun tam gelişmediğine dikkati çeken Türe, yabancı cisim aspirasyonunun bu yaş aralığında hayatı tehlikeye atan bir durum olduğunu ifade etti.
Türe, çocuk acil başvurularının önemli bir kısmını yabancı cisim aspirasyonunun (nefes borusuna yabancı cisim kaçması) oluşturduğunu vurgulayarak, "Karşımıza çıkan cisimlerin büyük çoğunluğunu yiyecekler oluşturuyor. Sıklıkla kabuklu sert dediğimiz yer fıstığı, fındık gibi kuru yemişler ile boncuk, düğme, oyuncak parçası gibi çeşitli nesnelerle karşı karşıya kalıyoruz." dedi.
Karadeniz'de fındık hasadının devam ettiğini anımsatan Türe, hasat sezonunda yabancı cisim aspirasyonuyla daha sık karşılaştıklarını belirtti.
"Akciğere kaçan cisimler birçok tıbbi soruna yol açabiliyor"
Doç. Dr. Türe, çocukları bu tür yiyeceklerden uzak tutmanın korumada en doğru yöntem olacağını aktararak, şunları kaydetti:
"Bölgemizde fındığa maruz kalma çok fazla. O yüzden vakalarımız sıklıkla fındık aspirasyonu. Çocuk acil başvurusu da fazla. Özellikle 4 yaşın altındaki çocuklara yağlı, sert yapılı kuru yemişleri bütün olarak vermememiz gerekiyor. Onun dışında yine sert yiyecekleri de bu çocuklara verirken dikkatli olmak gerekiyor. Çocuğun oturarak yemek yemesini ve ebeveyn gözetiminde yemek yemesini sağlamak lazım."
Çocukların ağzında yiyecek varken koşmamaları, yatar vaziyette bir şeyler yememelerinin önemine dikkati çeken Türe, "Acil müdahaleleri aileler bilirse çocuklarımızın hayatlarını kurtarmak açısından daha önemli şeyler yapmış oluruz." diye konuştu.
Türe, akciğere kaçan cisimlerin birçok tıbbi soruna yol açabileceğini ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Cisim aniden tıkanıklığa, nefesin kesilmesine, kişinin morarmasına, kötüleşmesine sebep olurken, daha küçük parçalar akciğere yerleşebiliyor. Sonrasında hastanın nefesi düzelebilir ama ilerleyen zamanda zatürre dediğimiz pnömoni tablosuyla, tekrarlayan akciğer enfeksiyonu tablosuyla bu hastalar karşımıza gelebiliyorlar. Bir cisim kaçtığından şüphelendik ama takibinde çocuk tamamen normale dönmüş olsa da ileride tekrarlayan akciğer enfeksiyonu olabileceğini de aklımızda tutmamız gerekiyor."

KALİTELİ SAĞLIK HİZMETİ İÇİN HASTANELERİMİZE GEREKSİZ BAŞVURULARI AZALTALIMSağlık hizmetleri, birey ve toplumun yaşam ka...
22/08/2025

KALİTELİ SAĞLIK HİZMETİ İÇİN HASTANELERİMİZE GEREKSİZ BAŞVURULARI AZALTALIM

Sağlık hizmetleri, birey ve toplumun yaşam kalitesini artıran temel hizmet alanlarından biridir. Ancak bu hizmetlerin etkin, hızlı ve erişilebilir olması için sistemin doğru kullanılması büyük önem taşımaktadır. Bu konularda hastanemiz aile hekimliği bölüm başkanı Prof. Dr. Turan SET şu açıklamalarda bulundu:
Günümüzde birçok kişi, doğrudan ikinci ve üçüncü basamak hastanelere başvurarak sağlık hizmeti almaya çalışmaktadır. Ancak, bu başvuruların önemli bir kısmı acil olmayan ya da ileri düzey uzmanlık gerektirmeyen şikayetlerden oluşmaktadır.
Tıbben birinci basamakta (Aile hekimleri, Aile Sağlığı Merkezleri…) çözülebilecek sağlık sorunları için doğrudan ikinci ve üçüncü basamak hastanelere ve acil olmayan basit şikayetlerle acil servislere yapılan gereksiz başvurular sağlık sisteminde ciddi yoğunluk ve kaynak israfına yol açmakta olup branş uzmanlarının ciddi hastalarla ilgilenme süresini azaltmakta, acil servislerde yoğunluk oluşturarak gerçek acil durumlara müdahaleyi geciktirmekte, hastanelerde randevu sistemini tıkamakta ve gerçekten ihtiyacı olan kişilerin sağlık hizmetine erişimini zorlaştırmaktadır.
Sağlık sistemimizin etkin ve verimli işleyebilmesi için her bireyin sağlık hizmetine doğru şekilde başvurması büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde sağlık hizmetleri üç basamaklı bir yapı içerisinde sunulmaktadır:
Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri: Aile Sağlığı Merkezleri (ASM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri, Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) gibi sağlık birimleridir. Koruyucu sağlık hizmetleri, birinci basamak hastalıkların tanı ve tedavisi, kronik hastalıkların takibi bu merkezlerde yürütülmektedir. Çok kolay ulaşılabilen bu merkezlerin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması sağlık ihtiyaçlarımızı önemli ölçüde karşılayacaktır.
İkinci Basamak Sağlık Hizmetleri: Devlet hastaneleri ve bazı özel hastaneleri kapsamaktadır. Aile hekimleri tarafından yönlendirilen hastalar veya ileri tetkik ve tedavi gerektiren durumlar için hizmet vermektedir.
Üçüncü Basamak Sağlık Hizmetleri: Üniversite hastaneleri ve eğitim-araştırma hastaneleridir. Daha ileri tetkik ve tedavi gerektiren durumlar için hizmet vermektedir.
İkinci ve üçüncü basamak hastanelerde ileri düzeyde tetkik ve tedaviye ihtiyaç duyan hastaların etkin bir sağlık hizmeti alabilmesi için bu hastanelerin gereksiz başvurularla meşgul edilmemesi oldukça önemlidir.
Hastanelere gereksiz başvurulardan kaçınmak ve sağlık hizmetlerinden doğru bir şekilde faydalanmak için;
Öncelikle Aile Hekiminize Başvurun: Aile hekimleri, birçok sağlık sorununu çözebilecek yeterlilikte hekimlerdir. Muayene, tahlil, reçete, aşı, bebek ve yaşlı takibi gibi pek çok sağlık hizmetini sunmaktadırlar. Aile hekiminizin koordinasyonunda gerçekleştirilen sağlık taramalarınızı mutlaka yaptırınız. Ayrıca, kronik hastalık takiplerinizi ihmal etmeyiniz.
Gerçek Acil Durumları Bilin: Örneğin; ani başlayan göğüs ağrısı, bilinç bozulması, ani konuşma bozukluğu, ciddi yaralanma, şiddetli nefes darlığı gibi durumlar acil servise başvuruyu gerektirir. Hafif ateş, eklem ağrısı ve boğaz ağrısı gibi durumlarda ise acil servise başvurmak doğru değildir.
Randevu Sistemini Kullanın: MHRS (Merkezi Hekim Randevu Sistemi) üzerinden randevu alarak, ihtiyacınız olan uzman hekime planlı bir şekilde ulaşabilirsiniz.
Doğru Bilgilendirme Kaynaklarını Kullanın: Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşların internet sayfaları, SABİM ALO184 gibi hatları doğru yönlendirme ve bilgi almak için kullanabilirsiniz.
Unutmayalım! Sağlık hizmetine erişim herkesin hakkıdır, ancak bu hakkı verimli kullanmak hepimizin sorumluluğudur. Sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği için sağlık sisteminin bilinçli ve doğru kullanılması şarttır. Gereksiz başvurulardan kaçınmak, doğru sağlık hizmeti basamaklarına yönelmek ve sağlık okuryazarlığımızı yani; sağlıkla ilgili bilgilere ulaşma, bu bilgileri anlama ve bu bilgileri sağlıkla ilgili kararlarımızda kullanabilme becerilerimizi artırmak hepimizin görevidir.

Yaşlı Bireylerde Yaz aylarında Susuzluğa DikkatDr. Öğr. Üyesi Ahmet Serdaroğlu Yaz aylarının gelmesiyle birlikte hava sı...
19/08/2025

Yaşlı Bireylerde Yaz aylarında Susuzluğa Dikkat

Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Serdaroğlu

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklıkları arttı. Güneş yüzümüzü güldürse de yükselen sıcaklıklar özellikle yaşlı bireyler için tehlikeli olabilir. Fark edilmesi güç olan tehditlerden biri de vücutta gelişen gizli susuzluktur.

İleri yaşlarda vücut, susuzluğa gençlikteki kadar hızlı tepki veremez. Susama hissi azalır, böbreklerin su tutma kapasitesi düşer, kullanılan bazı ilaçlar (özellikle idrar söktürücüler) sıvı kaybını artırır. Tüm bunlar yaşlı bireyleri dehidratasyon dediğimiz ciddi sıvı eksikliğine açık hale getirir.

Yaz aylarında sıklığı artan bir diğer tehdit de halk arasında bilinen adıyla mide-bağırsak enfeksiyonları, tıbbi adıyla gastroenteritlerdir (ishal).
Özellikle kırsal bölgelerde artan su tüketimi nedeniyle arıtma sistemlerinin yetersiz kalması ve sıcak havanın etkisi ile erken bozulan gıdaların yenmesi; bulantı, kusma, ishale sebep olur.

Hafif başlayan ishal, terleme ve nefes alıp verme ile oluşan görünmez su kayıpları da eklendiğinde susuzluk ortaya çıkar. Bu durum yeterli miktarda sıvı ile desteklenmediği takdirde kişi; bilinç bulanıklığına, tansiyon düşüklüğü, böbrek yetmezliğine kadar gidebilen, hastaneye yatış gerektirecek ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalabilir.

Peki ne yapılmalı?

- Yaşlı bireyler susamasa bile düzenli aralıklarla su içmelidir.
- Günde en az 6–8 bardak su tüketmelerini öneriyoruz.
- Su oranı yüksek salatalık, domates, kavun, karpuz gibi besinler (kan şekeri seviyesine dikkat edilerek) tercih edilebilir.
- Bozulmuş gıdalardan, açıkta satılan yiyeceklerden uzak durulmalı, gıda hijyenine dikkat edilmelidir.
- İshal veya kusma varsa, suya ek olarak tuz ve şeker içeren sıvılar (örneğin ayran, oral rehidratasyon solüsyonları) verilmelidir. Durumun ciddiyet arz ettiği düşünüldüğünde gecikmeden hekime baş vurulmalıdır.
- Yalnız yaşayan yaşlı bireyler mutlaka sık ziyaret edilmeli, sağlıkları yakından takip edilmelidir.

Bu yaz, büyüklerimizi sık ziyaret etmek, onlara suyu ve sağlığı hatırlatmak belki de yapabileceğimiz en iyi davranışlardan biridir.

18/08/2025
17/08/2025

Acı hatıralarla hafızalarımıza kazınan “Gölcük Depremi”nin 26. yılında, hayatını kaybeden vatandaşlarımızı, bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz.

---

26 years have passed since the Gölcük Earthquake, a tragedy etched in our nation’s memory with deep sorrow. On this solemn anniversary, we remember with mercy and respect all our citizens who lost their lives, and we share the pain of their loved ones.

Address

Trabzon
61060

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram